'Bir Hikayem Var' diyerek başladık blogumuza. Hepimizin ve herşeyin bir hikayesi var yaşadığımız şu dünyada. Ufacık bir çakıl taşından, ulu çınar ağacına, minicik bir bebekten, yaşlı tonton ihtiyarlara, sevimli bir köpek yavrusundan, denizyıldızına kadar. Bu hikayeler yaşamdan çıkıyor, bizlerin yaşamından. Okuduklarımızı, gördüklerimizi, duyduklarımızı, yaşadıklarımızı kısacası hikayelerimizi paylaşmak dileğiyle...
Carlos Fuentes'in Ölümü
Edebiyat dünyası bugün bir yazarını daha kaybetti. Latin edebiyatının güçlü kalemlerinden olan 1928 Meksika doğumlu yazarın ölümü Meksika başbakanı Felibe Calderon tarafından sevgili dostum ve hayranı olduğum dünyaca ünlü Meksikalı yazar Carlos Fuentes'in ölümünden derin üzüntü duyuyorum sözleriyle duyuruldu.
Hukuk ve ekonomi öğrenimi gören Fuentes bir süre diplomat babasının izinden giderek Meksika'nın Fransa Büyükelçiliğini yaptı. 1950'lerin başında Komünist Partiye girdi. 1962'de partiden ayrıldı ama Marksizmi savunmaya devam etti. 1968 Meksika Olimpiyatları sırasında hükümetin öğrenci olaylarını şiddet kullanarak bastırmasını protesto etmesi üzerine ülke dışına sürüldü.
1954'de yayınlanan ilk öykü kitabı Maskeli Günler'i ilk romanı Havanın Temiz Olduğu yer izledi. 1962 yılında yayınlanan Aura adlı uzun öyküsünden sonra aynı yıl çıkan Artemio Cruz'un Ölümü yazara uluslararası ün kazandırdı.
Fuentes Terra Nostra, Diana, İnez'in Sezgisi, Yanık Sular, Koca Gringo, Sefer, Kendim ve Ötekiler, Laura Diaz'lı Yıllar gibi romanları ve öykü kitaplarındaki büyülü sözcükleriyle okuyucularının gönlünde taht kurdu.
1978 yılında Marquez ve Llosa'dan sonra Venezuella'nın ünlü Romulo Gallegos ödülüne değer görüldü. Ayrıca Meksika'nın en önemli edebiyat ödülü kabul edilen Ulusal Edebiyat Ödülü ve İspanyolca yazan yazarlara verilen en saygın ödül niteliğindeki Cervantes ödülünün de sahibi olan yazar Arjantinli Ñ (Enye) dergisiyle yaptığı bir söyleşide “siz de onlar gibi Nobel almak istemez misiniz sorusuna ise şöyle cevap verdi:
“Kimin hoşuna gitmez Nobel almak, ama ben çocuklara verilen Veracruz ödülünü bile alsam memnun olurum. Bazıları ödül almak için yazar. Ama ne Mario ne Gabriel ödül almak için yazar. Her ikisi de samimiyet ve içlerinden gelen dürtüyle yazarlar. Üstelik ne Kafka, ne Tolstoy, ne Proust hiçbirisi Nobel almadı. O halde niye şikayet edeyim ki?”
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder