TÜRK EDEBİYATINDAN BİR YILDIZ DAHA KAYDI...





"biliyor musun giderek azalıyoruz böyle
sen bir susuşa doğru kırılarak
ben senin susuşunun ardında
nereye gitsek orada olmuyoruz
biliyor musun giderek azalıyoruz muyuz böyle

akmaktadır günler belki bunlar son rüzgârlardır
çünkü neye değsek ellerimiz yanıyor
yaz kimliksiz bir gülle orda kalakalmış
yaz kalsın orda çocukluğum ağlasın
burda bakışlarımızı sular boğmaktadır"


Adnan Azar




Şimdi, diyorum. 
Şimdi. 
Bir deniz,denizde vapur 
gökyüzünde martı 
semaverde çay olmalı 
Bir de çaya yaren..

  Cemal Süreya











Mutluluğun, basit ve açık bir şey olup bir bardak şarap, bir kestane, kendi halinde bir mangalcık ve denizin uğultusundan başka bir şey olmadığına aklım yattı. Yalnız, bütün bunların, mutluluk olduğunu insanın anlayabilmesi için basit ve açık bir kalbe sahip olması gerekiyordu.

Zorba - Nikos Kazancakis






GÜNAYDIN :)


KOKİNALARIN, FULYALARIN VE GEÇMİŞ TEBRİK KARTLARININ MEVSİMİ...

“Bazen kafanızdan geçen belli belirsiz bir fikre, ta uzaktan hatıra gelen silinmiş bir hayale bir kitapta rastlayıverirsiniz. Böylece sanki o kitapta en ince duygularınız ifade ediliyormuş gibi gelir size .”demiş Gustave Flaubert  Madam Bovary adlı eserinde. 

Eskiden bu zamanlarda lapa lapa kar yağardı dedim yılbaşı gecesi arayan arkadaşıma. Evet dedi hatırlar mısın tam da bir yılbaşı gecesi yağmıştı...Hatırlamaz olur muyum dedim ne güzel di...Bembeyaz bir yılbaşı gecesi...

İstanbul'da yaşayanlar için anılarda kaldı beyaz yılbaşıları. Şimdilerde isli puslu, sonbahardan kalma bir havayla karşılıyoruz yeni yılı ya da suni karla...


Kokinaların, fulyaların ve geçmiş tebrik kartlarının mevsimidir kış benim için. Yılbaşının sembolü haline gelmiş yeşil kırmızı kokinalar süsler çiçekçilerin tezgahlarını. Kendini beğenmiş nergislerin mis kokusu eşlik eder onlara ama yinede bir şeyler eksiktir.



Geçmişte günümüze ulaşamadan öylece kalakalmışlar. Artık yağmaktan vazgeçen kar gibi...

Tebrik kartları mesela...Her yılbaşı açılan tezgahlarda satılan rengarenk, pırıl pırıl kartları gönderilecek kişiye göre seçmek ayrı, onları postaneden göndermek ayrı heyecandı. Önce tezgahlar kaldırıldı sonra kartlar yok oldu. Günlerden bir gün internet üzerinden kart göndermek icat oldu. Soğuk, duygusuz...



Bana gönderilen kartlardan bir kısmını saklamışım. Elime geçti geçenlerde. Dizdim masanın üzerine anıları. Arkadaşlardan, kuzenlerden, çocuklardan bir başka çocuğa...

"Hayret, insan birkaç metrecik yürürken bile neler düşünebiliyor. Uhlandstrasse'de büyük bir evin kapısında, davetkar bir şekilde parlayan bakır bir topuz gördü. Topuzun üzerinde bir öbek kar vardı, altın sarısı bir top dondurmanın üzerindeki kaymağa benziyordu. ("Hiç büyümeyeceksin.") Oraya yürüyüp karları temizledi. Kendini bir küre, iki büklüm olmuş bir cüce, Notre_Dame'ın kamburu gibi hissetti.
Biçimsiz şiş burnuna, ayrık gözlerine baktı. Tabii dilini de çıkardı, hayaletleri kovalamanın en iyi yöntemi. Gününü böyle planlamamıştı, yoksa gidip sarhoş olabilirdi. Bu gününün boş kalması gerekiyordu, saçma sapan şeyler yapacaktı, kar da, hikayeleri, gereksiz rastlantıları gizlemeye çalışan büyük bir örtü olarak yardımcı olacaktı."

Bütün kartları bana ortaya döktüren, yıllar önce kar içindeki resimlerimi albümlerden çıkartan işte bu satırlardı. Uhlandstrasse'de değil ama Bağdat Caddesi'ndeki bir cafede yılbaşından bir kaç gün önce arkadaşımı beklerken okumuştum. Romanın kahramanı Arthur'un karlı bir günde Berlin'in caddelerinde yüzü buz tutmuş bir şekilde yürürken düşündükleri, kapı topuzunda yaptığı çocukluklar. Kar beni geçmişteki kartlara götürdü. İyi ki saklamışım dedim. Artık yoklar :(
Okuduğum kitaba gelince hala elimde süründürüyorum. Çok sevdiğim bir kitabı kolay bitiremem ben. Döner döner okurum. İşte bu da onlardan biri :) Hollandalı yazar Cees Nooteboom'un "Bütün Ruhlar Günü"


Karısını ve çocuğunu bir uçak kazasında kaybeden Arthur Daane diğerleri gibi alkol ve müzikle teselli arama yerine düşüncelere sığınır. Yaşam, ölüm,geçicilik ve ölümsüzlük üzerine felsefe yapar, sanat ve felsefe üzerine derin düşüncelere dalıp sohbet eder.
Yapı Kredi Yayınlarından çıkan Bütün Ruhlar Günü Burcu Duman tarafından çevrilmiş.

Kitaptan tadımlık okumak isteyenler için bu kez link vermek istiyorum. Beni İstanbul'un karlı yılbaşılarına, artık gönderilmeyen tebrik kartlarına yolculuğa çıkartan kitap bakalım sizi nerelere sürükleyecek...İşte Bütün Ruhlar Günün'den birkaç satır...

http://www.ykykultur.com.tr/kitap/butun-ruhlar-gunu