YENİ YILIN HERKESE SAĞLIK, MUTLULUK, HUZUR, BAŞARI VE BEREKET GETİRMESİ DİLEĞİ İLE....

MUTLU YILLAR:)




                                                                                                         

Geçen yıl neler yaptınız?


 
 
 
İyi Düşünün Bu yılınızı iyi geçirdiniz mi?
Sağlıklı olduğunuz için hiç sevindiniz mi?
Bu yıl hiç gün ışığı ile uyandınız mı?
Kaç kez güneşin doğuşunu izlediniz?
Bir neden yokken kaç kişiye hediye aldınız?
... Kaç sabah yolda bir kediyi okşadınız?
Bu yıl yeni doğmuş bir bebek parmağınızı sıkıca tuttu mu hiç?
Ve siz onu hiç kokladınız mı?
Yaz gecelerinde ne çok yıldız olduğuna hiç şaşırdınız mı?
Kendinize bu yıl kaç oyuncak aldınız?
Kaç kez gözlerinizden yaş gelinceye kadar güldünüz?
Yaşlı bir ağaca sarıldınız mı bu yıl?
Çimlere uzandığınız oldu mu?
Çocukluğunuzdan kalan bir şarkıyı söylediniz mi hiç?
Hiç suda taş kaydırdınız mı bu yıl?
Kaç kez kuşlara yem attınız?
Bir çiçeği dalındayken kokladınız mı?
Bu yıl kaç kez gökkuşağı gördünüz?
Ya da hediye alan bir çocuğun gözlerindeki ışığı?
Kaç kez mektup aldınız bu yıl?
Eski bir dostunuzu aradınız mı hiç?
Kimseyle barıştınız mı bu yıl?
Aslında mutlu olduğunuzu kaç kez farkettiniz bu yıl?
İyi bir yılın, bunlar gibi birçok "küçük şeye"e
Bağlı olduğunu hiç düşündünüz mü bu yıl?
Yayılın çimenlerin üzerine..... acele edin....
Er veya geç... çimenler yayılacak üzerinize...
Mutlu Yıllar!!!
 
-Alıntı-

Artık gidebilirsin...2011


 
 
 
 
Bu yıl, kendin için çok şey yap;
Bembeyaz bir sayfaya geç, al kalemi eline, her istediğini yaz..
Çekinme! “Olmaz ki” diye düşünme.. Sen yaz..
... Sonra her gün o sayfaya yeniden bak.. Olan isteklerinin yanına yıldız koy..
Sevdiklerinin ellerini, yüreklerini sımsıkı tut,
Yalnızsan, saltanatını sür ama 2’nin, 1’den daha zengin olduğunu unutma!
Gözündeki yaşları sil, çünkü yaşlı gözlerle geleceği göremezsin…
Dostlarına zaman ayır!
Belki kırgınlıklarını unutmayacaksın ama affetmeyi dene…
Sağlığına dikkat et!
Doğa’nın keyfini çıkart…
Kızılderililerin dediği gibi, “izin verme düne, taşmasın bugüne”…
Ve, arada nefeslen, nefeslen ki, ruhun sana yetişsin…
Ben kendi adıma şunları da ekliyorum beyaz sayfama;
Sevgili 2012, öncelikle insanoğlu bu yıl “insan” olduğunu hatırlasın..
Barış ve özgürlük kelimeleri anlamlarını bulsun.
Ayrımcılık, ırkçılık, ölümler son bulsun.
Adalet, adil olsun..
Hırslar, insan olmanın önüne geçmesin..
Ailem, yavrum, dostlarım sağlıklı, başarılı ve mutlu olsun. .
Yarınım bugünümü aratmasın…
Bi de… .. anladınız siz onu ☺
Hepinize mutlu, güzel bir yıl dilerim.
 
-Alıntı-
 
 
 

Noel Baba Ve Türkiye




Noel Baba, dünyadaki bir çok çocuğun yılbaşı yaklaşırken mektup yazıp hediyeler istedikleri sevimli koca göbekli, beyaz sakallı, kırmızı giysili Santa Claus'ı. Hediyeler ve istekler mektupla bildirildikten sonra heyecanlı bir bekleme dönemine girilir. Acaba ne zaman ve nereden gelecek?

Ve beklenen gün geldiğinde Noel Baba ren geyiklerini çektiği uçan kızağı ile evlerin üzerinden dolaşarak istedikleri hediyeleri bacalardan evlerin içine atar. Teşekkürler Noel Baba:)

Hiç bir zaman gerçeği ile karşılaşamazlar, hayaldir Noel Baba çocuklar için ama yine de güzeldir ve özeldir. Onların geniş hayal dünyasının renkli bir karakteridir taa kii büyüyüp gerçeği öğrendikleri güne kadar.

Çocukların sevgisini kazanmış bu topraklarda doğmuş, yaşamış ve ölmüş tatlı ihtiyarcığı yıllardır yabancılar sahiplenmekte ve üstünden çok güzel gelir elde etmektedirler. İşin maddi yanı bir yana bir de manevi yanı var. Noel Baba'ya aslında en çok bizlerin sahip çıkması gerekirken kaptırıverdiğimiz değerlerden biri olduğunu düşünmüşümdür her zaman. Madem bizim topraklarımızda yaşadı (isteyen aksini söyleyebilir ama) Noel Baba bizimdir:). Nasıl ağaç süsleme geleneği eski Türklerden çıkmışsa Noel Baba'da bu topraklardan çıkmıştır...

Santa Claus, Ayanikola nam-ı değer Noel Baba 4yy'da Lykia Myra'da (Antalya - Demre) yaşamış ve bugüne kadar yaşatılan efsanevi bir azizdir. O dönemde çocukların ve denizcilerin azizi olarak kabul edilmiştir. Ölümünden sonra Myra'da gömülmüş ve kemiklerinin bir kısmı İtalya Bari'ye kaçırılmıştır.

Vee sonunda Noel Baba'ya sahip çıkmaya karar verilmiş ve ABD'de Türkiye reklamlarında kullanılmaya başlanmış. Darısı diğer ülkelerdeki tanıtımların başına...

Bu konuyla ilgili haberi okumak isterseniz linki tıklayınız...

İçinizdeki çocuğu hiç öldürmemeniz ve Noel Baba'dan istediğiniz tüm hediyelerin gerçekleşmesi dileği ile:)


Suyun öte yanından Anadolu motifleri

Suyun öte yanından Anadolu motifleri

Yunan ressam Georgios Maroudas’un Rahmi M. Koç Müzesi’nde açılan sergisine verdiği ‘Büyüleyici Bir Gerçeklik’ adı, hem sanatçının tutkun olduğu kilimleri nitelerken kullandığı bir ifade hem de Maroudas’ın resimlerini yakından gören gözlerin eserler için yorumu.

Zira, sanatçının Anadolu motiflerini resmettiği eserlerini ‘gerçek’ten ayırt edebilmek büyük mesele. Rahmi Koç’un Midilli Adası’nda keşfettiği Georgios Maroudas’la kilimlerle tanışmasıyla başlayan göçebe bir sanatçıya dönüşme hikâyesini konuştuk.
Kendinizi natürmorda meraklı sürrealist bir ressam olarak niteliyorsunuz. Peki, kilimlerle tanıştıktan sonra resminiz nasıl bir dönüşüme uğradı?- Bu kavramları sanatta ayrımlar yapabilmek için kullanıyoruz. Kendi sanatımı açıklarken kullandığım ifade ise, akademik gerçekçilik. Çünkü temelimi akademiye dayandırıyor ve objeleri resmederken buna dikkat etmeye çalışıyorum. Daha önceleri natürmort çalışırdım. Yine bir masa ve masa üzerinde bir örtü olurdu eserlerimde. O zamanlar masa örtüsü ve masanın düz bir görüntü olmasına dikkat ediyordum. Üstelik bu teknik, işimi de kolaylaştırıyordu. Şimdi de natürmort resimler yapıyorum. Ancak bu kez masanın üzerine dokusu olan bir örtü, yani kilim koyuyorum. Yakın zamana ait resimlerde, tam tersi söz konusu. Kilimler ilginç olan, etraftakiler ise dekoratiftir. 
Bu merak nereden geliyor?- Kilimlerle ilk başta dokuları sebebiyle ve sadece zorlayıcı bir çalışma resmetmek için ilgileniyordum. Ama ne zaman ki bir kilime dokundum, onun yarattığı his bende merak doğurdu ve zamanla bir tutku halini aldı. Ondan sonra Türkiye’yi dolaşarak kilim aramaya başladım. Hakkında öğrendiklerim kilime olan tutkumu daha da artırdı. Türkiye halkının da bilmesi gereken bir şey var ki, dünyanın hiçbir yerinde böyle kuvvetli bir miras yok. Yeni jenerasyonlar sentetik ipliklerden yapılan halılara aşina. Halbuki hiçbirisi bir Kapadokya kiliminin dokusuna sahip olamaz. Dünyanın her tarafında bu kilimlerden zevk alıp, onları toplayan insanlar var. Bu miras yalnızca Anadolu topraklarına özgü. Bunun iki sonucu var. Bir sürü koleksiyonluk parça yurtdışına, yani toprağından uzağa götürülüyor. Öte yandan, kim bir kilim alıp ülkesine götürdüyse onu saklıyor. Yani, kilimler korunmuş oluyor.
GÖÇEBE KADINLAR SAYESİNDE OLGUNLAŞTIM
Kilimler sizin için neden büyüleyici?- Bundan iki yüz sene öncesine gidelim mesela... İnsanlar çok zor koşullarda yaşıyor. Biz, Anadolu dağlarının birinde yaşayan bir kadın düşünelim. Bakması gereken çocukları, yapması gereken pek çok ev işi var. Ama o bir taraftan da dokuma tezgahında çalışıyor. Yaşantısını o kilime dokuyor aslında. Ortaya çıkan işin etkileyiciliğine ve bugün bir sanat eseri olarak değerlendiriliyor olmasına şaşmamak lazım aslında. Ben kilim resimleri çizmeye başladığımda ise, bende en derin saygıyı o göçebe kadınlar kazandı. Muhakkak beni renkler, dakiklik ve sabır konularında bir sanatçı olarak olgunlaştırdılar.
Aşık birinin heyecanıyla anlatıyorsunuz... İlk ne zaman göz göze geldiniz?- Kesinlikle! İlk görüşte aşktı bu. İkinci kez düşünmeme bile gerek kalmayan bir karşılaşmaydı. Bundan 50 ya da 60 yıl kadar önce halı toplayan kişilere aldıkları halılar, kilimlere sarılarak verilirdi. Halıyı kaplamaya yetecek kadar büyük kağıt nereden bulunacak tabii. Bu kadar değerli bir parçanın halıcının gözündeki kıymetsizliği bana çok çarpıcı geldi. Kilimleri incelerken benim için yeni bir dünya açıldı. Tabii ilk kez kilim koleksiyonu yapmaya başladığımda; semboller, tasarımlar, orijinler ve yaşları hakkında hiçbir fikrim yoktu. İçgüdüsel olarak alışveriş yapıyor, kitaplarda gördüklerimi hatırlamaya çalışıyordum. Çabuk öğrenirim ve doğru  kitapları alma ile doğru zamanda doğru yerde bulunma konusunda şanslıydım.

Haberin devamını okumak için linki tıklayınız...