"Bir şeyler olur. Bir çizgiyi geçeriz, o ana kadar varlığından haberdar olmadığımız bir kapıyı açarız.Asla meydana gelmeyebilirdi, asla bilmeyebilirdik. Hayatın büyük kısmı, belki de geçmesi beklenen süreden ibaret."
Günyüzü - Graham Swift
'Bir Hikayem Var' diyerek başladık blogumuza. Hepimizin ve herşeyin bir hikayesi var yaşadığımız şu dünyada. Ufacık bir çakıl taşından, ulu çınar ağacına, minicik bir bebekten, yaşlı tonton ihtiyarlara, sevimli bir köpek yavrusundan, denizyıldızına kadar. Bu hikayeler yaşamdan çıkıyor, bizlerin yaşamından. Okuduklarımızı, gördüklerimizi, duyduklarımızı, yaşadıklarımızı kısacası hikayelerimizi paylaşmak dileğiyle...
"Bir şeyler olur. Bir çizgiyi geçeriz, o ana kadar varlığından haberdar olmadığımız bir kapıyı açarız.Asla meydana gelmeyebilirdi, asla bilmeyebilirdik. Hayatın büyük kısmı, belki de geçmesi beklenen süreden ibaret."
Günyüzü - Graham Swift
Gönül ister ki her güne bir kitap paylaşımı yapayım ama öncelikle o kadar hızlı okuyamamam, hele ki çok sevdiğim kitapları elimde süründürme huyum kitabın final sayfasına 2 ay bazen de daha uzun sürede ulaşmama neden oluyor.
Ayrıca okumadığım kitapları paylaşmıyorum. İllaki okuduğum, beğendiğim ve kütüphanemde yerini almış kitaplar olacaklar. Biraz kuralcılık var ama içime böylesi daha çok siniyor..
Saç Örgüsü bu yaz okuduğum ve yine elimde sürünen kitaplardan biri oldu..
Tam bir kadın hikayesi.. Güçlü, savaşçı, ayakta tek başına durmaya çalışan, zorluklar karşısında içinde ki Amazon'u çıkaran azimli kadınların hikayesi..
İtalya'da yaşayan ve babasının ölümünden sonra nesillerdir işlettikleri aile yadigarı peruk atölyesini kurtarmak için kolları sıvayan Giulia,
Kanada'da çalıştığı hukuk bürosunda terfi beklemekte olan başarılı tanınmış avukatlarından Sarah,
Hindistan'da kast sisteminin en altından gelen Smita ve kızı Lalita...
Laetitia Colombani bu üç farklı ülkeden birbirinden habersiz üç güçlü kadının hayatını öyle bir noktada kesiştiriyor ki, insanların aslında birbirlerine görünmez bağlarla bağlı olduğunu gözler önüne seriyor..
Okunması gereken, yüreğinize dokunacak, kendinizden bir şeyler bulabileceğiniz bir kitap diyorum...
Sevgiyle...💖📚
2020 yi güzel bir kitapla uğurladım demiştim..Paylaşmadan geçmek istemedim Isabel Allende'nin
Kış Ortası'nı. Çok keyifle okuduğum bir kitap oldu hatta Allende'nin en sevdiğim eseri diyebilirim.
Evelyn, Lucia ve Richard'ın New York'ta şiddetli bir kar fırtınasında kesişen hayatlarını anlatıyor roman.
Hastalanan kedisini veterinere götürmek için aceleyle yola çıkan Richard çalıştığı evin ihtiyaçlarını almak için alışverişe giden Evelyn'nin aracına çarpıyor. Araçtan inip yardım teklif ediyor ama Evelyn kabul etmeyince elindeki kartını arabanın içine atıp yoluna devam ediyor.
Eve geldikten bir kaç saat sonra kapısı çalıyor. Karşısında Evelyn'i görünce sigortayı araması gerektiğini söylüyor ama kızdan herhangi bir tepki gelmeyince ve iletişim kurmakta zorlanınca alt kattaki arkadaşı Lucia'yı çağırıyor. Ve üçünün bir araya gelmesiyle hikaye başlıyor..
Evelyn'in zorlu Guatemala günlerini, Lucia'nın Şili'de ki yaşantısını ve Richard'ın Brezilya'dan New York'a savrulan hayatı öğrenmeye başlıyoruz satırlar ilerledikçe..
Albert Camus'un "Kış ortasında anladım ki içimde yenilmez bir yaz varmış." cümlesi ile de son noktayı koymuş Allende..
2020 de Can Yayınları'ndan çıkmış. İnci Kut'un çevirisi ile okurları ile buluşmuş.
Bakalım her yıl olduğu gibi bu yıl 8 Ocak'ta hangi hayatlara dokunacak Isabel Allende..Bekliyoruz..
Sağlıkla ve mutlulukla...
Öncelikle herkese tüm dileklerinin gerçekleşeceği sağlıklı huzurlu bereketli musmutlu bir yıl diliyorum.
2021 uğuruyla gelsin hepimize 🙏
Yılı Isabel Allende'nin güzel bir kitabıyla uğurladıktan sonra yeni seneye Tess Gerritsen ile başlıyorum.
İlk cümlesi beni benden aldı. İlk paragraf demek daha doğru olur..Öyle de bitsin diyorum..
"Eski kitapları dökülmeye yüz tutmuş sayfaların ve zamana yenik düşmüş deri ciltlerin kokusunu kapı aralığından bile alabiliyorum. Kaldırım döşeli bu çıkmaz sokakta önlerinden geçtiğim diğer antikacı dükkanlarının..."
O kitapçıya girip, o sokaklarda dolanmaya başladım bile..
Yazarların yazma hikayelerini çok severim, merak ederim demek daha doğru olur belki de. Stephen King çok okuduğum bir yazar değildir ama kitaplarından senaryolaştırılan filmlerini izlediğim olmuştur. Hayvan Mezarlığı gibi..
Bu yaz kitaplarım arasında yazma serüvenini anlattığı Yazma Sanatı adlı kitabı vardı..Ve şöyle başlıyor...
"Bu bir otobiyografi değil. Daha ziyade bir çeşit curriculum Vitae, bir yazarın nasıl biçimlendiğini anlatma çabam. Burada bir yazarın nasıl yaratıldığını anlatmaya çalışmadım; yazarların şartlar ve iradeyle yaratabileceğine (bir zamanlar inansamda da) inanmıyorum. Mevcut donanım orijinal paketin içinde geliyor. Ancak bu kesinlikle olağan dışı bir donanım değil; ben birçok insanın yazar ve hikaye anlatıcı olarak bir yeteneğin güçlendirilip geliştirilebileceğine inanıyorum. Buna inanmasam, böyle bir kitap yazmak büyük bir zaman kaybı olurdu."
Güzel başladı..Zevkle okunacak gibi görünüyor...📖
STEPHEN KING YAZMA SANATI ALTIN KİTAPLAR Çeviri GÖKÇE YAVAŞ