MARİNA

Biri bana sis veya ay ışığının altında ahmak ıslatan gece yağmurları ya da şehrin eski dar sokakları, yıkıntıları, malikanelerinden sokağa yayılan piyano sesi ve soyu tükenmekte olan insanlar hangi yazarın kaleminden çıkmıştır diye sorsa hiç düşünmeden Carlos Ruiz Zafon derim..

Rüzgarın Gölgesi, Meleğin Oyunu, Cennet Mahkumu, Sisler Prensi'den sonra şimdide Marina kitapçılarda..

Marina aslında yazarın 1996-97 yıllarında yazdığı ilk kitaplarından. On yıllık kötü bir baskı sürecinden sonra okuyucularıyla buluşmuş. Türkiye'de ise 2018 de Kırmızı Kedi Yayınevi tarafından ilk basımını yapıldı.



Roman 1979 eylülünde  yatılı okulda okuyan Oscar Drai'in okuldan kaçarak Barcelona'nın eski sokaklarına karışmasıyla başlıyor.  Yedi gün yedi gece boyunca kimse Oscar'dan haber alamıyor. Oscar şehrin eski mahallelerini keşfederken harabe bir malikanede babasıyla birlikte yaşayan Marina adlı garip bir kızla tanışıyor. Kız onu bir mezarlığa götürüyor. Birlikte pazar ayinin izlerlerken bir mezarın üzerine tek bir gül bırakan siyah pelerinli kadını görüp  takip etmeye başlıyorlar.

Yarattığı karakterleri, büyülü mekanları, başarılı kurguları ve anlatım dili ile yazdığı öykülerin üstüne yıldız tozları serpen bir yazardır bana göre Zafon...

Bu aralar yoğun koşturmamın arasında ufak kahve molalarıyla kaçamak yapmamda yardımcı oluyor Marina...Biraz gotik biraz gizem...Kafa dağıtmaya birebir...