"Küçük bir kızken hep evin tepesinde uçmak isterdim. Geceleri gözlerimi kapatıp çatıda olduğumu ve annemle babamı yatakta seyrettiğimi hayal ederdim. Sonra çatıdan sıçrayıp...uçardım...Bütün komşular uyurken ben havada süzülerek camlarından içeriye bakardım. Uçardım ve...ağaçlarda dinlenirdim. Yapabileceğimi biliyordum ama onlara hiç söylemedim. Birileri bir kez öğrenince...seni düşürebilirler...."

Elaine Stalker (Faye Dunaway) Arizona Dream 1993 Emir Kusturica

Klasiklerin yazıldığı odalar

Bittim. Yazıyı okuyunca ve mekanları görünce tek kelimeyle bittim. Klasiklerin yazıldığı evler. Dylan Thomas'ın kayıkhanesi, J.K.Rowling'in Harry Potter'ı yazdığı kahvesi, Virginia Wolf'ın  yazı kulübesi...Hepsi birbirinden güzel. Benim favorim ise George Orwell'ın ada evi oldu. 


İşte yazarların romanlarını yazdığı mekanları...Sabit Fikir'den:)


En sevdiğiniz kitabın bu kadar iyi olmasının nedeni yazıldığı mekan olabilir mi acaba? Kim bilebilirdi ki bu odada, bu sandalyede yazılan kitabın, yıllarca okunacağını, konuşulacağını?

Usta yazarların hayatı hakkında bilgi toplayan araştırmacılar, bir eserin yaratım sürecinde dış etkenlerden ne kadar etkilenildiğini kestirebilmek amacıyla klasiklerin yazıldığı evleri gezdiler. Bakalım yazarlarımız arada sırada kafalarını kağıttan kaldırdıklarında ne görüyorlarmış, hangi mobilyaların, hangi çiçeklerin kokusunda yazıyorlarmış...








Vita Sackville-West'in yazı kulesi































George Bernard Shaw'ın Londra'daki kulübesi
































Dylan Thomas'ın kayıkhanesi












Mark Twain'in tahta kulübesi













Ted Hughes'un Pennines'teki sığınağı













Keats'in Heath'teki evi





















Beatrix Potter'ın tepenin üstündeki evi












Henry David Thoreau'nun ormandaki kulübesi











Jim Harrison'un moteli













Roald Dahl'ın çingene evi










Charles Darwin'in şehir merkezindeki evi











Virginia Woolf'un yazı kulübesi










J.K Rowling'in keyifli kafesi











Robert Stephen Hawker'ın barakası










George Orwell'ın ada evi




Yazarlar 'yazma'yı anlatıyor

Yazmak hakkında ilham verici alıntılar oluşturmak, asırlar boyunca yazarlar ve şairler için çok sevilen bir eğlence olmuştur.

Pek çok yaratıcı tür gibi, eline daktilolarını alan bu yetenekli kişiler, zanaatlarını konu etmeyi –ya da zanaatlarıyla ilgili heyecanla konuşma yeteneğini– hiç kurumayan bir sihir çeşmesi olarak görürler.

Sorun şu ki, bunların çoğu işe yaramaz.

Yazma hakkındaki alıntıların çoğu, o muhteşem romanı yazmadaki ıstıraptan bahseder. Çoğu yazılan sözcüğün güzelliğini kutlamak için şiirsel abartılar kullanır. Ama kaçı size aklın sözcüklerini sunarak boş bir ekrana bir saat baktıktan sonra  bilgisayarınızı camdan aşağı atmanızı önerir?

Aslında, yazarlar da sıradan bir tamirci ya da banka memuru gibi konu hakkındaki uzmanlıklarını bedavadan sunmak istemezler. Ama belki de güçleri öyle bir noktaya ulaşır ki, artık hiçbir şey fark etmez ve ellerindeki hazinenin kayıp gitmesine izin verirler.

İşte biz bu hazinelerden tam 22 tanesini size burada sunuyoruz. Yazma sürecine dair gerçek bir iç görü, bu işi en iyi yapan kişilerce oluşturuldu. O yüzden, bunların çıktısını alın, duvarınıza asın ve hep hatırlayın: biraz yardım, biraz iç disiplin sizin iyi yazmak için doğuştan müthiş bir yeteneğe sahip olduğunuz anlamına gelmez. Ama yine de size yardımı olacağından eminiz.



1. Zadie Smith

“'Mesleğinizi' romantikleştirmeyin. Ya iyi cümleler yazarsınız ya da yazamazsınız. Yazarların yaşam stili diye bir şey yoktur. Bütün mesele kağıtta neler bıraktığınızdır. Ayrıca internetle bağlantısı olmayan bir bilgisayarda çalışın.”

2. Anton Chekov

“Benim kendi tecrübem şudur, bir hikaye yazıldığında başına ve sonuna çizgi çizmek gerekir. Biz yazarlar en çok orada yalanlar söyleriz.”

3. Ernest Hemingway

“Yazımın beslendiği kaynağı asla boş bırakmamayı ama dipte hala bir şey olduğunda onu durdurmayı ve bunu besleyen baharın geceleri yeniden doldurmasına izin vermeyi öğrendim.”

“Her şeyin ilk hali vasattır.”


4. Mavis Cheek

“İpoteği olan yazarlar asla yazar bloğuna geçemezler.”

5. F. Scott Fitzgerald
“Tek bir bireyle işe başlayın, farkında olmadan bir tip yaratırsınız. Bir tiple başlayın, hiçbir şey yaratamadığınızı görürsünüz.”

6. Philip Pullman

“Yazma işlemi zordur. Gün oldukça sıradan geçtiğinde ancak ondan bir şeyler bekleyebilirsiniz. Tesisatçı tesisatçıyı, doktor doktoru engellemez. Peki, ama neden sadece yazarlar yaptıkları zorluğa özel bir isim verip ondan bir sempati beklerler?”

7. Ray Bradbury
“Çalışan hiç kimse başarısızlığa düşmez. Harika bir yazar olamayabilir, ama eğer eski usul çalışma şekline başvurursa, yani hiç durmadan çalışırsa, sonunda kendine yazar olarak bir kariyer yapabilir.”

8. Gustave Flaubert
“Yazı yazma sanatı, neye inandığını keşfetme sanatıdır.”

9. Margaret Atwood
“Asla kendi eserinizi, elinize aldığınız yeni kitabın sayfalarından gelen o ilk lezzetle ve masum bir bekleyiş içinde okuyamazsınız. Çünkü o kitabı siz yazmışsınızdır. İşin perde arkasını biliyorsunuzdur. Şapkadan tavşanın nasıl çıktığını görmüşsünüzdür. Ama yine de baskıya vermeden önce okuyan bir ya da iki arkadaşınıza sorun. Yalnız bu duygusal birlikteliğiniz olan ve ayrılmak istemediğiniz birisi olmamalı.”

10. JK Rowling
“Hikaye yazmak istediğim için yazmak zorundayım. Onları asla 8 yaşında bir çocuk mantığıyla yazmadım. Yazmak istediğim şekilde hikaye anlatmayı sürdürmeliyim.”

11. Stephen King
“Okumak için zamanınız yoksa, ne yazacak malzemeniz vardır ne yazmak için vaktiniz.”

12. Herman Melville
“Mükemmel bir kitap yazmak istiyorsanız, mükemmel bir konu seçmelisiniz.”

13. Philip Roth
“Günde sekiz saat, haftada yedi gün, yılda 365 gün… Bu işi yapmam için tek yol.”

14. William Hazlitt
“Biri ne kadar çok yazmaya çalışırsa, o kadar daha iyi yazabilir.”

15. Mark Twain
“Her 'çok' yazmaya kalktığınızda, onun yerine 'kahrolası' yazın; editörünüz onu silecektir ve yazı tam istediğiniz gibi olacaktır.

16. Sylvia Plath
“Ve bu arada, eğer samimi bir kişiliğiniz ve hayal gücünüz varsa hayatta her şey yazılabilir. Yaratıcılıktaki en kötü düşman kendi şüphelerinizdir.”

17. Virginia Woolf
“Benim nazarımda yazı yazmak en iyi alıştırmadır. Çünkü kasları gevşetir.”

18. Ralph Waldo Emerson
“Yaratıcı yazarlık gibi yaratıcı okuyuculuk da vardır.”

19. Somerset Maugham
“Eğer hikaye anlatabiliyorsanız, karakter yaratabiliyor, olay üretebiliyorsanız, samimiyet ve hırsınız varsa nasıl yazdığınızın hiçbir önemi yok.”

20. Joseph Heller
“Son cümlem yoksa asla yazı yazmaya başlayamam.”

21. William Faulkner

“Yazmaya başlayın. Kendinize şanslar verin. Kötü olabilir ama bu gerçekten iyisini yapabilmek için tek yoldur.”

22. George Orwell
“İyi yazı pencere camı gibidir.”


 Sabit Fikir'den alınmıştır...

Madagaskar 3

Sinemada 3 boyutlu animasyon deyince aklıma Madagaskar ve Buz Devri geliyor.  İlk filmlerini mecburiyetten zoraki seyretmiş olsamda ikinci ve üçüncü filmlerine gönüllü olarak gittim. Bugünde Madagaskar 3'e gittik. Her zamanki gibi ilk seans. Sinemada ilk seans veya son seansları tercih ederim her zaman çünkü boşturlar ve bana göre sinema seyretmenin zevki böyle çıkar. Kimse dip bipe değildir. Biri bir uçta diğeri bir uçta oturur ve boş olmanın avantıjını kullanıp istediğin yerde oturulur. Bugün de öyleydik. 6 çocuk 3 büyük film seyrettik. 
Neyse gelelim Madagaskar'a. Filmdeki favori kahramanlarım her türlü hinliği yapan penguenlerdir ama bu sefer onlar bile durumu kurtaramamışlar. Madagaskar 3 malesef ilk ikisine göre sıkıcıydı. 
Hayvanlar bu kez hayvan kontrolörlerinin elinden kaçmaya çalışırken tesadüfen karşılaştıkları bir sirke katılarak New York'a dönmeye çalışıyorlar. Peşlerini bırakmayan yüzbaşı Chantel Dubois'ya karşı büyük bir savaş verirken aynı zamanda artık monotonlaşmış sirk numaralarınada renk katmaya çalışırlar. Bu kez filmin öne çıkan kahramanı piskopat Chantel Dubois idi. Hayvanları yakalamak için yaptığı çeşitli atraksiyonları ve vazgeçemeği kırmızı rujuyla filme damgasını vurdu bana göre. Ayrıca Bubois'ya çok iyi bir seslendirme yapılmış fransız aksanıyla Türkçe konuşması filmi biraz olsun sıkıcılıktan kurtamış ama yinede ilk ikisinin yerini tutamıyor. 
Görmek isteyenlere duyurulur...



Robinson Crusoe

"Issız Ada": her çocuğun...ve çocuk kalmakta ısrarlı her büyüğün vazgeçemediği tek düş;
"Issız Ada" : uçsuz bucaksız bir serüven... ve tüm zorluklara karşın sınırsız özgürlük,
"Issız Ada" : tek kişilik ütopya!
Önce Robinson'un sonra sonra Robinson ile Cuma'nın, en son, orada yerleşmeyi seçen bir avuç insanıyla Ada'nın hikayesi!
İşte böyle yazıyor çoğumuzun çocuklukluğunda okuduğu ve ıssız bucaksız  hayallerindeki kendi  adasına seyahat  ettiği Robinson Crusoe'nın arka kapak yazısında.
Okumayı  seven çocuklar ve içindeki çocuğu hala koruyanlar için güzel bir tatil kitabı...


YKY'den Akşit Göktürk çevirisiyle yayınlanmış. Her şey güzelde kitabın üzerindeki  resim bana Robinson'dan çok ıssız adaya düşmüş Osmanlı'yı anımsattı nedense:) Kılıç, silah, balta tam teşekküllü...Benim hatırladığım Robinson yırtık pırtık kıyafetleriyle tam bir kazazedeydi...O da modaya uymuş anlaşılan:)
Resim nasıl olursa olsun okunmaya değer bir kitap. Hele ki şu dönemde günlerini tv' den psp' ye oradan da bilgisayara yetmedi cep telefonuda mesajlaşmayla geçiren günümüz çocuklarının mutlaka okuması gereken bir kitap. Elektronikten uzaklaşıp biraz uçsuz bucaksız denizin ortasında ıssız adaya düşmenin ve hayal kurmanın onlara iyi geleceğini düşünüyorum. Ne dersiniz?