SİNDİRELLA'DAN HABER VAR :)

Pamuk Prenses'e ne oldu? diye bir yazı yazmıştım. Çocukluğumuzda ağzımız açık dinlediğimiz masal kahramanlarına neler olduğunu sormuştum. Sindirella okumuş yazdıklarımı cevap gönderdi. Bir de resim eklemiş mesajına. Aynen böyle yazmış;

"Beni merak etmeyin. İyiyim. Öyküm hala anlatılıyor ama hiç bir şey eskisi gibi değil. Artık peşimden koşan romantik prens yok. Onun yerine apartman görevlisi peşimde. Nasıl mı? Fotoğrafımı gönderiyorum. Artık böyleyim :) Sevgiler...Sindirella"


(Çiğdem Demir'in güzel çizgisiyle) 

Yüzünüzden gülümsemenin hiç eksilmemesi dileği ile sevgiyle ve  mutlulukla kalın :)



LOST IN AUSTEN

Günün birinde sevdiğiniz roman kahramanını evinizin banyosunda bulursanız ne yapardınız? Üstüne üstlük birde banyonuzda geçmişe açılan gizli bir kapı keşfederseniz...Bu roman kahramanınızın size bugüne kadar hiç bilmediğiniz bu kapıdan ulaştığını görürseniz ne hissedersiniz? 

Ve bir anda kendinizi bir anda elinizden düşüremediğiniz Jane Austen romanlarından birinin tam ortasında bulsaydınız :)

Sevgilisi ile problemler yaşayan Amanda Price kötü geçen bir gecenin sonunda banyosunda çok sevdiği roman kahramanı Elizabeth Bennet'i bulmasıyla fantastik bir dünyaya adım atmış olur. Hammersmith'li Price Elizabeth Bennet ile yer değiştirir. 2000'li yılların genç bir kadının Jane Austen'ın Aşk ve Gurur'unun içine sızmasıyla traji komik olaylar başlar :)

Seyretmeyenler için zevkle seyredilecek bir film daha...



BİR ŞARKIN OLSUN GÖNLÜNDE

Pırıl pırıl güneşin aydınlattığı güzel bir İstanbul gününden herkese günaydın derken bugün gelen bir şiiri sizlerle paylaşmak istedim...

Gönlünüzde sizi mutluluklara götürecek bir şarkınızın ve yolunuzu aydınlatacak bir güneşinizin olması dileği ile...

Sevgiyle...


Güneşin olsun gönlünde

Kar bile yağsa

Ya da fırtına olsa.

Gök bulutlarla

Dünya kavgayla dolsa

Güneşin olsun gönlünde

O zaman gelsin ne gelirse

Doldurur ışıklarla

En karanlık gününü

Bir şarkın olsun gönlünde

Sevinçli ezgilerle

Seni günlük tasalar boğsa bile

Bir şarkın olsun dudaklarında

O zaman gelsin ne gelirse

Yardım eder atlatmaya

En yalnız gününü

Başkaları içinde bir diyeceğin olsun

Tasada ve bunalımda

Ve seni mutlu edecek her şeyi

Söyle onlara da

Bir şarkın olsun dudaklarında

Yitirme sakın cesaretini

Güneşin olsun gönlünde

Ve her şey iyi olacak.


Cesar Fleischler

DÜNYAYI VERELİM ÇOCUKLARA




Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne
allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar
oynasınlar türküler söyleyerek yıl
dızların arasında
dünyayı çocuklara verelim
kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi
hiç değilse bir günlüğüne doysunlar
bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı
çocuklar dünyayı alacak elimizden
ölümsüz ağaçlar dikecekler…


Nazım Hikmet



23 NİSAN



23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN...


GEÇMİŞİN ÇOCUKLARINDAN BUGÜNÜN ÇOCUKLARINA, İÇİNDEKİ ÇOCUĞU YAŞATABİLEN HERKESİN BAYRAMINI KUTLUYORUM...




Sevgili Ada 23 Nisan resmin için çok teşekkür ederim. Nice 23 Nisanlara...

AYIŞIĞI SONATI

Herkesin müzik anlayışı ve zevki farklıdır. Ben her türlü müziği dinlerim. İçlerinde defalarca dinlediğim çok sevdiğim parçalarda çıkar hiç beğenmediklerimde. Kitaplar gibi müzikte hayatımın vazgeçilmez bir paçası olmuştur her zaman. 

Akşamları el ayak çekildiğinde, bir elimde kahvem diğer elimde kitabım koltuğa yayıldığımda notaların sözcüklere karışması hoşuma gidiyor. CD'den yükselen bazen hafif bir piano, bazen viyolonsel, çello tınıları gecenin sessizliğinde günün yorgunluğunu attıran terapi oluyor benim için. Vivaldi, Strauss, Mozart, Janacek, Beethowen vs. onlar konser veriyor ben dinliyorum. 

Beethowen demişken bilirsiniz en ünlü eserlerinden biri Ayışığı Sonatıdır. Bugün Ayışığı Sonatı ile ilgili bir yazı geldi bana. Ayışığı Sonatı'nın doğuşunu anlatıyordu. Gerçekten yaşanmış mı yoksa bir şehir efsanesi mi bilmiyorum ama bu hüzünlü hikayeyi paylaşmak istedim. 

''Bir gün Beethoven, bir arkadaşı ile birlikte Viyana sokaklarında dolaşmaktadır. Tam bu sırada bir apartmandan piyano sesi geldiğini duyar ve kafasını kaldırıp bakar. Apartmanın ikinci katındaki cam açıktır ve ses oradan gelmektedir. Arkadaşına, çalan kişinin muhteşem çaldığını ve onu görmesi gerektiğini söyler. İkisi birlikte ikinci kata çıkıp kapıyı çalarlar. Kapıyı açan kadın, Beethoven’ı hemen tanır ve şok olur. Beethoven, piyano sesine geldiğini ve muhakkak çalan kişiyi görmek istediğini söyler. Kadın, piyanoyu çalanın kızı olduğunu ve tanışmaktan mutlu olacağını belirterek onları içeri alır. Beethoven, piyano çalan kızın olduğu odaya girer. annesi kıza, Beethoven’ın geldiğini söyler ve kız çok heyecanlanır, hemen ayağa kalkar, fakat kız kördür. Bunu gören Beethoven, “lütfen benden birşey isteyin” der, maddi bir şey isteyeceklerini düşünerek. Kızın cevabı şu olur; “ben hiç ayışığı görmedim, bana ayışığını anlatır mısınız?”
Bunun üzerine Beethoven piyanonun başına geçerek, ayışığı sonatını, doğaçlama olarak besteler.''


İşte Beethoven'ın genç kıza anlattığı ayışığı...İyi dinlemeler...



BAHAR TEMİZLİĞİ






“Yazmayan kalemleri.
Sayfası bitmiş defterleri.
Kulpu kırık fincanları.
‘Zayıflayınca giyerim’ kotunu.
Son 5 aydır giymediğiniz kıyafetleri.
Arka balkona tıkıştırdığınız, bir gün yüzünü yenilerim pırıl pırıl olur dediğiniz o
sandalyeyi.
Dibi kararmış tencereyi.
Taşındığınız hangi evden kaldığı, hangi kapıyı açtığı artık meçhul olan o anahtarları.
Sırf genç ve güzel çıkmışsınız diye yanınızda o hiç sevmediğiniz tiple poz verdiğiniz
fotoğrafı.
Çekmecenin dibindeki müzik kasetlerini (kaset mi kaldı allah aşkına)
Atın.
Ohh bir ferahlayın bakalım. Tamam mı?
Şimdi ihtimalleri atın.
‘Olacaktı, son anda olmadıları atın, olmamış işte.
Takılıp kaldığınız o günü.
Düşünüp durduğunuz o lafı.
Atın.
Küstüğünüz için uzun zamandır görmediklerinizin aklınızda kalan son görüntüsünü.
Alındıklarınızın, gücendiklerinizin hiç umurunda olmayan o ‘olayı’
Atın.
O hiç beceremediğiniz yemeğin tarifini
Kestiğiniz eski gazete küpürünü
İçinizi kemiren o ukteyi
Atın.
Zamanı gelince yiyeceğiniz soğuk intikam yemeğini de dökün.
Soğuk yemeğin hiç tadı olmaz, dışarıdan bir döner söyleyin daha iyi.
Buzdolabının üzerindeki diyet listesini (faturaların altında duruyor)
Depodaki koşu bandını.
Atın.
Cevabı olmayan soruları
Kaçırdığınız fırsatları
Atıldığınız işleri
Beceremediğiniz ilişkileri
Kişisel gelişim kitaplarını
Atın.
Arkanızdan konuşanları.
Önünüzü kapayanları.
Alamadığınız terfiyi
Oturamadığınız evi
‘Şimdiki aklım olsaları
Aldığınız en kötü karneyi.
Hatta en iyi karneyi.
Çalışmayan saatleri.
İşe yaramayan fikirleri.
Kaçan trenleri.
Zamansız yaşlandıran dertleri.
‘O gün’ olanları.
Halının altına süpürdüklerinizi.
Dolabın dibine iteklediklerinizi.
Atın.
Bakın, ne güzel güneş çıktı. “
-Alıntı-