İDARE LAMBASI

Bağbozumuydu hiç unutmam
Lambanın ışığı vuruyordu yüzüne
Üzümlere vurur gibi
Sonra sesin,ışıkla aynı rekteydi
Nedense bal demek geliyor içimden
İkisini birden düşündüğümde
'Kendi içiyle ilişkisi kopmuş biri
Başkalarına gerek duymaz bir daha'
Demiştin.
Susup seni dinlemiştik.

O yılın şarabı bambaşkaydı.

Duyguları çektik kıyıya
Hiçbir fırtınaya gücü kalmamış
Yorgun tekneler tekliyor
Gün günden çürüyen
Bir iç denizde kirleniyoruz
Son büyük dalgayı kaptırmamak için
Serseri bir vurguna
Bütün güvencemiz bu liman
Yatıştırılmış bir denizin çalkantısını
İdare ediyoruz
İdare lambası altında

O yılın şarabını hiç unutmam!

 Murathan Mungan

KIRILGAN

Kırılgan bir çocuğum ben
Yüreğim cam kırığı.
Bütün duygulardan önce
Öğrendim ayrılığı.
Saldırgan diyorlar bana
Oysa kırılganım ben.
Gözyaşlarım mücevher
Saklıyorum herkesten.
Ürküyorlar gözümdeki ateşten.
Ürküyorlar dilimdeki zehirden.
Ürküyorlar o dur durak bilmeyen gözü kara cesaretimden.
Diyorlar: Bir yanı sarp bir uçurum,
Bir yanı çılgın dağ doruğu.
Oysa böyle yapmasam ben
Nasıl korurum
İçimdeki çocuğu?
Bir yanım çılgın nar ağacı,
Bir yanım buz sarayı.

Murathan Mungan

ANTİK KENT


Mutlu günlerimizdi...
Deniz tuzu,dövme gül
Yanık tarçın gibiydik
Rüzgarın saçlarımızı taradığı yamaçlarda
İkimizden bir bayrak dalgalanırdı
Birbirine bakan
Tarihin ve otların
Arasında
Adı yoktu yaşadığımız şeyin
Bir boşluk bile değildi bu
Onca boşluğun içinde
Yontulmamış birkaç harf
Taşlar kadar tarihe kefil
Günler gibi düşünülmeden akıp giden
Otların gölgesindeki gece kadar derin
Ay ışığıydı her şeyi sessizce bütünleyen

Bir dönüş biletiyle kırıldı gece
Kırıldı mevsim
Kalakaldık
Birbirine bakan sunaklarda
Zehiri giz olan otlar boyverdi
Kırık heykel parçaları dağılmış ten
Zaman tarihe geri çekildi
Kalıntıları ne kadar ipucuysa bir antik kentin
O kadar biliyoruz nedenlerini ve sonuçlarını
Ayrılınca adını aşk koyduğumuz o şeyin.

Murathan Mungan