23 NİSAN DÜNYA KİTAP GÜNÜ

Ne güzel bir gün şu 23 Nisan...

Hem Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, hem de Dünya Kitap Günü...İki güzel gün bir araya gelmiş...

"Hayatımızda kitaplar olmasaydı; değirmenlerle savaşamaz, harikalar diyarını keşfedemezdik."

Dünya Kitap Gününde sevdiklerinize bir kitap hediye edin özellikle de geleceğin büyükleri çocuklara. Güzel bir 23 Nisan Çocuk Bayramı hediyesi olur onlara. Ben bir kaç tane seçtim bile.

İşte seçtiklerim :)

Matilda - Roald Dahl

Mucizeler Adasına Yolculuk - Klaus Kordon

Sisler Prensi - Carlos Ruiz Zafon

Frej Apartmanı'nın Esrarı - Nazlı Eray

Koralin ve Gizli Dünya - Neil Gaiman

Pembe Maymun Pepe - Carlo Collodi




BANKALAR, ALIŞVERİŞ, KİTAPLAR VE HAYALLERİM...


Dıt dıt dıt dıt (veya buna benzer bir ses)...Yine cep telefonuma mesaj geldi. Açıp okuyorum...Şu tarihe kadar bilmem ne kartınızdan şu kadarlık alışverişinize bu kadar puan veriyoruz. Üç-beş puan uğruna o kadarlık alışveriş yapmam isteniyor...Peki yaparım sorun değil ama madem böyle bir şeyi önerip aklıma getiriyorsun o zaman bir zahmet kredi kartımın ödemesini de bankanız yapıversin. En azından önerdiğin miktarı...Eline numarayı geçiren mesajı çekiveriyor arada arayanları ise hiç yazmıyorum. 




Biz şu firmayız vaktiniz varsa bir konuda...Vaktim varda benim telefonumu kimden aldın önce onu söyle sonra konuşurum. Medeniyet bunu gerektirir. Tanımadığın birinin telefonunu eline geçirmişsen ve firma tanıtımı yapacaksan kimden nasıl aldığını söyleyeceksin. Aradığın kişiye saygıdır. Cevap olarak genelde şunu duyuyorum ; kimden aldığımızı söyleyemeyiz veya bize halkla ilişkilerden veriyorlar. Ara halkla ilişkileri sor. Soramayız efendim. Bende konuşamam efendim bir kez daha aramayın efendim ararsanız görüşmeyi kayıt etseniz bile sonuçlarına katlanın efendim diyerek telefonu kapıyorum. 




Neyse bankaların ve firmaların densizliklerini bir yana bırakalım konu alışverişten açılmışken bir çok kişinin aksine alışveriş yapmak beni sıkar. Gerek ev (mutfak, temizlik vs) için gerekse kişisel (giysi vs). Ev için önceden yaptığım eksikler listesini alır çıkarım, kişisel alışverişi ise ne istiyorsam, zaten kafamda oluşmuştur fazla oyalanmadan yapar mağazadan çıkarım çünkü biraz fazla kaldığımda renkler birbirine karışmaya,  kıyafetler üstüme üstüme gelmeye başlar. 



Ammaaaaa iş kitapçıya gelince her şey değişir. Saatlerce vakit geçirebilirim. Kitapların sayfalarını çevirmek, içinden satırlar okumak, birini alıp öbürünü bırakmak. Listeyle içeri girip liste dışı bir çok kitapla dışarı çıkabiliyorum bazen. Bıraksalar kendimi kaybedip kapanış saatine kadar kalabilirim. 




"Artık kapatıyoruz. Yarın sabah 10:00 dan itibaren açığız bekleriz efendim.
 Yarın gelemem ben biraz daha bakmaya devam edeyim siz üstüme kitleyip gidebilirsiniz." bile diyebilirim :) 





En çokta içinde kahve veya koltuklar olan kitapçıları seviyorum. Benim gibiler için yapmışlar ama maalesef sayıları çok az. Hayal bu ya, acaba diyorum içine mis gibi kahve kokuları yayılan, ev yapımı kekler olan, duvarlarında çeşit çeşit tablolar, fotoğraflar olan, masalarında çeşitli dergiler bulunan, raflarında bin bir çeşit kitaplar olan, isteyenin masasına alıp hafif bir müzik eşliğinde rahatça okuyabileceği, isteyenin bir köşede kocaman yastıklar üstünde okuma keyfi yapabileceği, sigara içenler için kapalı bir kış bahçesi olan, bazı akşamlar büyüklere masallar anlatılabilecek, herkesin kalkıp kendi hikayesini paylaşabileceği, okuduğu kitapları tartışabileceği önünde bisiklet parkı bulunan biraz bohem bir kitap kulübü mü açsam mı acaba diyorum. Öyle bir yer ki kitapçı desem kitapçı değil kütüphane desem tam bir kütüphane değil. İsteyen satın alsın isteyen ufak bir ücret karşılığı üye olup kitapları ödünç alsın. Alan da mutlaka geri getirsin yoksa iki elim yakalarında olsun:))).





      






Mekan mı? Herkesin kolayca ulaşabileceği her yer olabilir. Eski bir semtte, eski bir binanın giriş katı olabilir mesela derken benim hayalimi gerçekleştirmiş insanların kitap kahvelerini araştırdım nette. İşte size bir kaç güzel örnek. Ne dersiniz belki bir gün bir çılgınlık yapar bu hayalimi gerçekleştiririm ya da hiç rahatımı bozmadan var olanlarda elimde kitabım keyif 
yaparım. 




Diyelim açtım ne mi kazanırım? Ticari kaygı yani? Hımmm onu şimdilik hayalimin içine katmadım. Belki çok kazanırım, belki de hiç kazanmam. İkincisi daha gerçekçi geliyor bana ama bunu düşünüp hayallerimi yıkmaya ne gerek var? Dimi ama:))