HUZURSUZLUĞUN KİTABI

Huzursuz olmayan insan var mıdır hayatta? Ya da çok çok huzurluyum diyebilen kaç kişidir acaba? Gün içinde bile ufak ta olsa canımızı sıkacak, keyfimizi kaçıracak, huzurumuzu bozacak olaylarla karşılaşmıyor muyuz? Birimiz, ikimiz değil hepimiz yaşıyoruz veya yaşatıyoruz.

Bernardo Soares imzalı 'Huzursuzluğun Kitabı' tarihten, mitolojiden, edebiyattan, ruhbilimden haberdar bir 20.yy insanının gerçekliği yadsıyışının, kendini hayallere hapsedişinin güncesi. Gündüzleri bir kumaş mağazasında çalışan, geceleri yağmurun sesinde, ayak seslerinde yalnızlığı duyumsayan bir Lizbonluydu Bernardo Soares ya da Fernando Pessoa. Bugün Portekiz edebiyatının en önemli eseri olan kabul edilen bu kitapdaki her metin, kırık bir aynanın, gerçekliğin bir yanını yansıtan ve sonsuzca çoğaltan bir parçası. 

Fernando Pessoa'nın yazımı ve Saadet Özen'in çevirisiyle Can Yayınlarından bir anlatı...

KESİŞEN YAZGILAR ŞATOSU







Tarot sever misiniz? Açılan her kart ayrı bir hikaye anlatıyor. Kimi 'Ruhunu Satan Bir Simyacı'nın kimi ise 'Lanetli Bir Gelin'in öyküsünü. 

Sık bir ormanın ortasında bir şato, gece bastırdığı için yolculuklarına devam edemeyenler için barınak olur. Yolcular konuşma yeteneklerini kaybettikleri için tarot kartlarını kullanarak birbirleriyle iletişim kurarlar. Her birinin kader yolu bir diğerininkine açılmaktadır. 

Italo Calvino'nun anlatımıyla, kendinizi kartların gizemli dünyasında bir öyküden diğer öyküye sürüklenirken  buluyorsunuz.

Semin Sayıt'ın çevirisiyle Yapı Kredi Yayınları'ndan

UNUTKANLIK

MADAM ARTHUR BEY VE HAYATINDAKİ HER ŞEY

'Falcı kadın elinde kahve fincanı, otelin lobisinde tahta bir tabureye kuş gibi tünemiş, belli belirsiz dudaklarını oynatıyor. Nagehan, gözlerini kahve fincanına diken kadının ellerine bakıyor. Kadının ellerinin üzerinde dövmeler var. Tuhaf dövmeler. Kayıp bir kavmin büyüleri gibi. Az önce anlattı, O dövmeleri küçükken eline anneannesi yorgan iğnesiyle yapmış. Loğusa sütü, idare lambasının isi ve koyunun öd sıvısı...Canı çok yanmış. aynı dövmeler anneannesinde de varmış. Ona da anneannesi yapmışmış. Anneannesi şamanmış. Köyde hastaları, delileri ve kadınları o yatıştırırmış' diye masalsı bir anlatımla başlıyor Mine Söğüt Madam Arthur Bey Hayatındaki her Şey adlı kitabına.

Kara yalıda gizlenen Madam Arthur Bay, eski fotoğrafların izinde romanını yazan Olcayto Ran, yangınların ve ölümlerin dilsiz kadını Maria, eski sevgili Keşşaf Hanuman, her şeyi bilen hayat kadını Nagehan, Kimliğini arayan Şehnaz Hanuman, bütün cinayetlerin tanığı antikacı Kedileş, Kara Yalı'da kaybolmuş baba Ruhat Ran...Burada herkes kendine yeni bir hayat arar. Herkes hayatından kurtulmak, olanları unutmak ister.

Mine Söğüt'ün kaleminden yaşamın gizlerinde dolanan tuhaf bir roman.

Yapı Kredi Yayınları'ndan...

ADALARI SEVEN ADAM

'Evet, bir adaydı burası. Kayaların dibindeki Kelt denizi her zaman ama her zaman adanın uçuk bozukluğunu emmiş, yıkamış, silikleştirmişti. Ne kadar çok sesi vardı denizin! Derinlerdeki patlamalar, gümbürtüler, uzayıp giden iç çekmeler, ıslık sesleri; sonra suların altında gerçek insan sesleri, sanki bir pazar yeri şamatası.'

Sadece 63 sayfadan oluşan D.H.Lawrence'nın Adaları Seven Adam adlı mini kitabını okurken kendinizi ada hayatının içinde hissedeceksiniz.

Celal Üster'in çevirisiyle...K Kitaplığı...