"içimde mahsun bir cimcime var..
saçlarıma düşen beyazlara inat..
göz kenarlarımdaki kaz ayaklarına inat..

var işte var..

yaş yolun yarısıymış..
anneymiş..
hanımefendiymiş..
hepsine inat..
büyümüyor..
uslanmıyor..
dönme dolaplara biniyor..
saklambaç oynuyor...
pamuk şeker istiyor..."

T.Tuğba Baş

GALLER'DEN SEVGİLERLE...

Bir maceranın içindeyim bu günlerde. Issız bir sahilde kelt rahipleri ile Bataklığın Kayıp Tanrılarının peşinden sürüklenip gidiyorum. Adli arkeologlarla kazı yapıp bir cinayetin izlerini sürüyorum. Arada biraz da karmaşık bir aşk hikayesinin içine düşüyorum. Bazen kutsal taş yapıtların arasında, mistik alanlarda tanrılara adanan kurban ritüellerinin izini sürüyorum bazen küçücük bir kulübenin içinde bir kadeh şarap eşliğinde büyülü su perileri, deniz ruhlarının kuzey mitlerini dinliyorum. Demir çağından günümüze yolculuk yapıyorum iki arada. 

Kelt rahipleri, kutsal geçitler, mistik alanlar, kuş gözetleme kulübeleri, kazı alanları, hippiler derken gözlerimi kapıyorum ve  roman her ne kadar Norfolk sahillerinde geçse de Bataklığın Kayıp Tanrıları Galler'in uçsuz bucaksız soğuk durağan kıyılarına götürüyor beni. Kitabın son sayfalarına yaklaşırken ben de bir kaç fotoğraf paylaşmak istiyorum keltlerin mistik topraklarından...






























cam şekerli sevgiler saklardı ninelerimiz
hangi kuytularda sakladıklarını bilmediğimiz
kudururduk onları aşırmaya
en namuslumuz bile yarışırdı
en yavuz hırsız olmaya

-oMeraKlis-

EYVAH EYVAH 3

Uzun süredir vakitsizlikten sinemaya gidememiştim. Görmek istediğim bir çok filmi kaçırdım. Olmadı işlerin arasında araya sıkıştıramadım film keyfini. Koşturmacanın arasına da nefes nefese bir seansa girmek istemedim doğrusu. Sinemaya gideceksem geniş bir zaman lazım bana. Önce film seyredeceğim sonra biraz gezeceğim belki ufak tefek bir şeyler atıştırıp belki de film üstüne bir keyif kahvesi içeceğim. O gün bana ait olacak yani öncesi sonrası başka iş olmayacak ve sonuna kadar günün zevkini çıkarmam lazım. Uzun süredir böyle bir gün denk gelmedi sonunda cumartesi günü fırsat kapımı çaldı ve soluğu Eyvah Eyvah 3 de aldım. Neredeyse 3. haftasında...

Eyvah Eyvah 2'nin sonunda Hüseyin Badem hem babasına hem de hayatının aşkı Müjgan'a kavuşmuş düğün sahnesi ile film bitmişti. 

Eyvah Eyvah 3'de kaldığı yerden devam ediyor ve aileye Bayram Badem'in katılması ile başlıyor. Hüseyin Badem ailesini geçindirmek için bölgedeki bir pavyonda çalgıcılık yapmakta Müjgan'da belli etmemeye çalışsa da bu durumdan pek hoşlanmamaktadır. Bebeğin gelmesi ile maddi açıdan dara düşen Hüseyin bir gece pavyonda meydana gelen bir olay sonunda işinden de olunca kayınpederinin ısrarı ve desteği ile belediyeye zabıta olarak girer ama bu işi de ağzına burnuna bulaştırır. Belediyedeki işinden olur ama bir anda kendini büyük bir festival organizasyonu içinde bulur.

Bu arada Firuzan ününe ün katmış İspanyolla evlilik yolunda yürümeye başlamıştır ama ortaya bir engel çıkmış bu da Firuzan'ın tüm moralini alt üst etmiştir. İspanyol evlidir ve karısından boşanmak üzeredir. Bu olay üzerine Firuzan soluğu Badem ailesinin yanında alır. Hüseyin ve Müjgan her zaman olduğu gibi kapılarını açar. Firuzan'ın peşinden İspanyol ve ayrılmak üzere olan karısı da Geyikli'ye gelir ve olaylar başlar. Firuzan ve Hüseyin yine bir maceranın içine atılırlar.  

İlk iki filmden tanıdığımız oyunculara bu kez İspanyol'un karısı rolü ile Serra Yılmaz katılmış. Ferzan Özpetek filmlerinde ve televizyonlarda yaptığı programlarda görmeye  alıştığım ve çok sevdiğim Serra Yılmaz bu filmde biraz harcanmış gibi geldi bana. Tam oturmamış havada kalmış bir şeyler vardı. Öylesine perdenin arasından filme girmiş gibi :) 

Esprileri ile, müzikleri ile yine çok güzeldi Eyvah Eyvah...Defalarca seyretsem bıkmam dediğim filmlerden...Küfürsüz komedinin en güzel örneği. Eh artık Eyvah Eyvah 4'ü bekliyorum. Fazla bekletme seyircilerini Ata Demirer :) Bence şimdiden kolları sıva yeni senaryo için.





FERZAN ÖZPETEK SÖYLEŞİSİNDE İSTANBUL KIRMIZISI VE ROMA




Biliyorsunuz yönetmen Ferzan Özpetek bir roman yazdı. İstanbul Kırmızısı. Annesinin yaş aldıkça gri ve siyah renkleri bir kenara bırakarak kırmızıya yönelmesinden ilham alarak İstanbul Kırmızısı koymuş kitabının adını. İtalyanca basılan eser sonradan dilimize çevrildi ve çok başarılı bir roman olduğu söyleniyor. Kitabı henüz almadım ama bu kadar güzel senaryolar yazıp filmler ortaya çıkaran bir sanatçının da güzel bir kitap yazabileceğini düşünüyorum doğrusu. Okuma listeme aldım ama önce elimdekilerin bitmesi gerekiyor. 

Her cuma takip ettiğim Radikal Kitap'ın 07 Şubat 2014 tarihli basımında Bedia Ceylan Güzelce'nin Ferzan Öztepek'le yaptığı röportajı okudum. Kitap yazma fikrinin nereden çıktığını, romanından, kendi hayatından detaylar veriyor söyleşisinde. Seyretmekten her zaman zevk aldığım Özpetek'in bu söyleşisi de zevkle okudum. Darısı kitabının başına.

Röportajda kentsel dönüşüm ile ilgili bir soru ve Özpetek'in cevabı ilgimi çekti. Tabii ki Roma'da yaşayan ve Özpetek gibi bir sanatçıdan tam da duymak istediğim bir cevaptı. 

"Kentsel dönüşüm ile birlikte İstanbul'un bir çok noktasında evler yıkılıyor, yeniden inşa ediliyor. Siz İstanbul'a her geldiğinizde değişimi karşısında nasıl hissediyorsunuz?"

"Hiç iyi hissetmiyorum. Bir de ben Roma'ya alışkınım ve Roma'da taş kımıldamaz. Otuz yıldır orada oturuyorum ve hiçbir şey değişmedi yaşadığım yerde. Hatta biraz ileride boş arsaya yeni bir bina yapıldığında bir sürü insan gidip onu izlediler, şaşırdılar. Ama onların da yaptığı çok büyük hatalar var, bilhassa güneyde çok güzel yerleri bozmuşlar. Ama şehrin merkezinde tarihi dokuya zarar veremezsiniz."

İşte bu kısmı okuduktan sonra aynı biz dedim. Yıllarca Doğu Roma'ya başkent olmuş daha sonra Osmanlı İmparatorlu'ğuna başkentlik yapmış, dünyanın gözünün üstünde olan İstanbul'da ise taş taş üstünde kalmadı. 

Hani dedim, belki dedim Ferzan Özpetek bu kitabından ve söyleşisinden sonra İstanbul'a yapılan bu zulümle ilgili bir film çeker de biz de seyreder miyiz acaba? Tabii çekecek bir şeyler bulabilirse İstanbul enkazının içinden...

Ferzan Özpetek'in bu güzel röportajını okumak isteyenler için Radikal Kitap 673 sayısı...

http://kitap.radikal.com.tr/Makale/oyun-gibi-roman-yazdim-391308