'Bir Hikayem Var' diyerek başladık blogumuza. Hepimizin ve herşeyin bir hikayesi var yaşadığımız şu dünyada. Ufacık bir çakıl taşından, ulu çınar ağacına, minicik bir bebekten, yaşlı tonton ihtiyarlara, sevimli bir köpek yavrusundan, denizyıldızına kadar.
Bu hikayeler yaşamdan çıkıyor, bizlerin yaşamından.
Okuduklarımızı, gördüklerimizi, duyduklarımızı, yaşadıklarımızı kısacası hikayelerimizi paylaşmak dileğiyle...
"Küçük şeylerden keyif alabilmek... Lüks şeyler yerine zarafet aramak... Saygı istemek yerine değerli olmak... Zengin olmak yerine muhtaç olmamak... Sıkı çalışmak, sessizce düşünmek ve dürüst konuşmak... Yıldızları, kuşları, kelebekleri ve bilgeleri, açık kalple dinlemek... İşte benim senfonim..." William Ellery
"Ense köküne vur bir odun Yüzükoyun kapaklansın deyyus İnsanını hor gördüğü Somununu haraca kestiği Bağımsızlığına diş bilediği Şu toprağı öpsün" Özgür Edebiyat'ın 39 sayısında okuduğum Metin Eloğlu'nun dizelerini paylaşmak istedim bugün. Ve Vedat Günyol'un şair hakkında yazdıklarını; "...mizah sınırlarını hınzırca aşan, çoğu kez iğneleyici, ısırıcı, yer yer saldırgan, ama yine tatlı srt bir dille, zengini yoksulu, ezeni, ezileni, kurnazı akılsızı ayırt etmeden, yanında yöresinde herkesleri eleştirerek çıkarmaya çalışır. (...) Genellikle argoya kaçan, burjuva bozuntusu 'kibar' çevreleri, eşek, hıyar, çiş gibi sözcükleri 'affedersiniz'siz kullanmayan o çıtkırıldım, yapma, ikiyüzlü, o sonradan görmeler dünyasını alaya alır. " Doğan Hızlan ise şair için şöyle demiş; "Şairin belli özelliklerinden biri de toplumsal yergidir. Yergi çok şiddetli ve kesindir, hakaret eder gibi toplumu eleştirir, haksızlığa, sömürüye lanet eder, bütün dengesizliklere, kötülüklere karşı yüreğini koyar ortaya." Hadi şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün hangimizin içinden birine veya birilerine karşı böyle sözler geçmemiştir? Hepimizin geçmiştir. Ben düşünmedim diyen yalan söyler bence. İnsanın iç sesini dışarı vuran dizeler dökülmüş Eloğlu'nun kaleminden vefatına kadar. Edebiyatı kendi deyimi ile "edeble sınırlamadan", sansürsüz, neyse olduğu gibi belki de iki yüzlülüğe kaçmadan. Özgür Edebiyat'ta, Yasaklanmış Şiirler -3'de Veysel Çolak "Metin Eloğlu :"Ayıp Sözcükler" algısına itiraz" adlı yazısında şairi ve şiirlerini anlatmış. Kitapları toplatılmış, tutuklanmış, akademiden atılmış ve aldığı cezalar nedeniyle askerliğini ancak beş yılda bitirebilmiş. Bir çok yazarın başına gelenler gelmiş onunda başına. O da mısralarına dökmüş tüm hayatını, öfkesini, protestolarını...İçimizden biri olarak bu dünyadan geçip gitmiş arkasında bir dolu eser bırakarak. Ve edebiyat dünyasının kaybolan değerleri tablosunda yerini almış arkasında hala onu hatırlayan okuyucuları bırakarak.