Her güne bir şarkı, bir kitap

Kitap okurken müzik dinler misiniz?


Ben bazen dinlerim. O günkü ruh halime göre değişir müzik türüm. Bazen klasik, bazen slow, bazen...


Genelde klasik müzik dinlerim çello veya viyolonsel...Vivaldi olabilir veya Jordi Savall...Kitap okurken sözsüz müzik dinlerim ki aklım sözlere takılmasın kitabın büyüsü bozulmasın. 


Vatan Gazetesi'nin Tuna Kiremitçi ile hazırladıkları her güne bir şarkı, bir kitap dizisini okuyunca aklıma ilk gelen kitap nedense (yine her zamanki gibi nedensiz:) George Perec'in Bir Paris Semtinin Tüketilme Denemesi adlı kitabı geldi. Bu kitapta bence güzel bir akordeonla okunur diye geçirdim içimden. Mesela bir musette:)



Dr. Jivago güzel bir piyano dinletisiyle, Maeve Binchy'nin İtalyanca Aşk Başkadır'ı güzel bir napoliten parçayla, Yıldızlı ve Yağmurlu Geceler'i sirtaki ile, İstanbul Bir Masaldı İstanbul Kanatlarımın Altında ile, Borges, Fuentes, Marquez tutku ve aşkın müziği tango ile, Mine Kırıkkanat'ın Destinası ve Bilge Karasu'nun Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı Bizans müziği ile, Merlyn Kelt müziği ile...Daha yüzlerce yazılabilir ama ben burada kesiyorum ve Vatan Gazetesi'ndeki Tuna Kiremitçi'nin yazısını paylaşıyorum...


İyi okumalar ve dinlemeler:)


VATAN KİTAP - Vatan Gazetesi VATAN KİTAP - Gazetevatan.com

Bugün Pazar



Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
Ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
...
kımıldamadan durdum.
Sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet,
ne karım.
Toprak, güneş ve ben...
Bahtiyarım...

Nâzım Hikmet Ran
Ufak şeylerden zevk alabilmek; 
Lüks yerine zarafet aramak; 
Saygı istemek yerine değerli olmak;
Zengin olmak yerine kimseye muhtaç olmamak;
Sıkı çalışmak, sessizce düşünmek ve dürüst konuşmak;
Yıldızları, kuşları, bebekleri ve bilgeleri açık kalple dinlemek;
İşte benim senfonim!

 William Ellery Channing

80 yıl süren unutkanlık!



Hayatta en kızdığım şeylerden biridir okumak için alınan kitabımın geri verilmemesi. Genelde ödünç alınan her kitabın başına gelen bir şeydir bu. Alınan kitap kolay kolay iade edilmez. Çok nadir insanlar ki ben bunları kitaba saygı duyan insanlar olarak adlandırıyorum aldıklarını iade ederler. Hatta bazıları var ki aldığı kitabı okumaz bile. Eve gelince koyar bir kenara sonra akibeti belli olmaz zavallının. Bir seyyar satıcının el arabasında mı sonlanır yoksa çöpte mi bilinmez. Bazıları da kitabı alıp okur size iade eder ama aldığınızda kitabı okumuş mu güreş mi tutmuş anlayamazsınız. Yepyeni verdiğiniz kitabı savaş alanından çıkmış gibi darmağan alırsınız. Ve benim gibi kitabı çok seven biriyseniz kitabın o halini görünce nasıl olsa paramparça olmuş diyerek geri kalan parçalarınıda siz kafasında paralamak isterseniz. İşte buna benzer olayları çok yaşadığım için kütüphaneme kırtasiyeden aldığım 'Dışarıya Kitap Verilmez. Lütfen İstememeye Çalışın.' yazısını koydum. Yazıyı farkeden artık istememeye çalışıyor. Bu da benim cimriliğim diyemeyeceğim tecrübe yenilen kazıkların bileşkesiymiş. Tecrübelerim sonucu bu yazıyı oraya koydum:)

Neyse bugün Radikal'de okuduğum bir haber ise bu konuda pes dedirtecek türdeydi. İrlanda'da bir kütüphaneden 1932 yılında alınan kitap tamı tamına 80 yıl sonra iade edilmiş. Ben bir yıl sonra dönse razıyım adamlar 80 yıl sonra kütüphaneye geri vermişler. Alanlar mı yoksa kitabı herhangi bir yerde bulupta mı kütüphaneye vermişler o belli değil ama 80 yıl sonra da olsa iade edilmiş. Eh ne deyim artık. Darısı benim kitapların başına ama ben hayattayken olsa fena olmaz doğrusu:))

İşte Radikal'deki haber...

80 yıl süren unutkanlık!
İrlanda’nın Navan kentindeki bir kütüphaneden 1932’de ödünç alınan bir kitap, 80 yıl sonra iade edildi. Önceki gün kimliği belirsiz bir kişi tarafından kapının altından gizlice ittirilen kitabın gecikme cezası ise hafta başına 1 cent’ten 4 bin 160 euro olarak hesap edildi. 1994’da yapılan sistem değişikliği nedeniyle önceki kullanıcının kim olduğu konusunda herhangi bir bilgiye sahip olmadıklarını söyleyen kütüphane yetkilileri, 1932’de Dublin’de düzenlenen bir Hıristiyanlık Kongresi öncesi kitabın alındığını tahmin ediyor.

'Duvarların Yarım Yüzyılı'

'Duvarların Yarım Yüzyılı'

Ressam Burhan Doğançay'ın 14 ayrı dönemine ait eserleriyle dünyanın önde gelen müzelerinin koleksiyonlarında bulunan 120 çalışmasından oluşan “Kent Duvarlarının Yarım Yüzyılı: Burhan Doğançay Retrospektifi” sergisi, yarın İstanbul Modern Sanat Müzesi'nde ziyarete açılacak.

Serginin tanıtımı amacıyla düzenlenen basın toplantısına konuşan Doğançay, serginin Türkiye'de bir ilk olduğunu söyledi.
Bir ressamın 50 yılını kapsayan bir sergiyi düzenlemenin kolay olmadığını belirterek, “İlk defa 13 resim dünyanın önemli müzelerinden buraya geldi. Bu eserler, 23 Eylül'den sonra geldikleri müzelere geri gönderilecek” diye konuştu.

Doğançay, duvar yazılarına da değinerek, şöyle konuştu:
“Şimdi duvarlar tertemiz. Çünkü her gencin bilgisayarı var. Yazacaklarını buralara yazıyorlar. 1970'li yıllarda İstanbul'da bir santimetrekare yer yoktu duvarlarda. Politik mesajlarla doluydu. Şimdi duvarlarda yazan tek şey 'Buraya çöp dökmeyin.' Gelişen bu teknolojiye rağmen taş devrinde yaşıyorum. İnternetteki duvarlar ve tweetlerle hiç ilgim yok. Nasıl işlediğini bile bilmiyorum. Bu arada, fakir ülkelerle zengin ülkeler arasındaki uçurum giderek artıyor. Böyle giderse terörizm artacak.”

“En kapsamlı Doğançay sergisi”
İstanbul Modern Yönetim Kurulu Başkanı Oya Eczacıbaşı, İstanbul Modern'de Doğançay'ın ülkedeki en kapsamlı sergisinin oluşturulduğunu söyledi.
Ezcacıbaşı, serginin sanatçının 50 yıllık sanatsal yaşamından kesitler sunduğunu belirterek, şunları kaydetti:

“Burhan Doğançay'ın Türkiye'deki ilk retrospektifi 2001 yılında Dr. Nejat Eczacıbaşı Vakfı tarafından Dolmabahçe Kültür Merkezi'nde düzenlenmişti. Böyle bir serginin bir müzede sergilenmesini arzu eden Burhan Doğançay'ın isteğini, yıllar sonra İstanbul Modern'de gerçekleştirmekten dolayı büyük mutluluk duyuyoruz. 1987 yılında, 1. İstanbul Bienali'nde sorumlu olduğum Askeri Müze'de aynı salonda yan yana sergilenen 'Muhteşem Çağ', 'Madonna' ve 'Mavi Senfoni', bu sergide yine bir arada yer alıyor.”
Haberin devamını okumak için linki tıklayınız