GOLEM

Prag'ın sis çökmüş karanlık dar sokaklarında koşar adımlarla nefes nefese ilerliyorum. Arada bir arkama bakıyorum geliyor mu diye. Evet tam arkamda beni takip ediyor. Ben hızlandıkça o da hızlanıyor. Etrafımızdaki insanlar kaçışmaya başlıyor. Sığınacak bir yer arıyorum ama buraları iyi bilmediğim için saklanamıyorum. Nereye gittiğimi bilmeden koşmaya başlıyorum. Gece çökmeye başlıyor bir an önce bir yer bulmam lazım. İyice yaklaştı elini uzatsa beni tutacak gibi, nefesini ensemde hissediyorum Golem'in. Hepsi senin yüzünden diyorum göğsüme sıkı sıkıya bastırdığım kitaba. Senin satırlarından çıkıp benim peşime düştü. Kurtulamıyorum...

17 yy'da Prag Musevileri arasında antisemitiklere karşı adaleti sağlayan Golem ruhsuz, düşük zekalı, kilden veya topraktan yapılmış bir efsanevi bir canlıymış.

Efsaneye göre haham Judah Ben Bezalel tarafından kilden bir heykel yapılmış ve musevi halkı koruması için canlandırılmış.Alnına 'emet' (doğruluk) kelimesi yazılan heykelin cumartesi günleri çalışması yasaklanıyor. Bu nedenle kelimeden e harfi silininiyor ve ölüm manasına gelen 'met' kelimesiyle Golem hareketsiz kalıyor. Bir cumartesi e harfini silmeyi unutuyorlar ve Golem kontrolden insanlara zarar vermeye başlıyor. Bunun üzerine alnındaki tüm harfleri siliyorlar ve Golem parçalara ayrılıyor. Söylentiye göre parçalar Altneu Sinagog'unun altındaki bir odaya kilitleniyor.

"Golem ile ilgili öyküler güç kavranır...Her zaman yinelenen şudur: Moğol tipli, tamamen yabancı, sakalsız, sarı yüzlü bir adam, eski moda hırpani giysilere bürünmüş olarak, düzenli ve garip bir biçimde sekerek, sanki her an yuvarlanacakmış gibi yürüyerek Yahudi mahallesinden geçer ve birden görünmez olur" diye yazıyor Gustav Meyrink 1915'de yazdığı başyapıtı Golem'in tanıtım yazısında.



Kitabın birbirinden ilginç karakterleri var. Yüzük taşı oymacısı Pernath, Alay Grubu'nun kurucusu hukukçu Prof. Hulbert, arşivci Hillel ve kızı Miryam, eskici Aaron Wassertrum, yaşlı kuklacı Zwakh, öğrenci Charousek...Hepsi Prag'ın sokaklarında okuyucularını peşinden sürüklüyor.

Kitabın yazarı Avusturyalı Gustav Meyrink geçen yüzyıl sonunda bulunduğu Prag entellektüel çevresinde eserleri için kendine kaynak yaratmış. Kozmik yasalar, gizemcilik ve insanın yazgısı konularıyla ilgilenmiş, estetik anlayışlara karşı çıkmış bir kişi. Münih ve Viyana sanat çevrelerinde bulunmuş. 1915'de başyapıtı Golem'i yazmış.

Romandaki mekan betimlemeleri çok güzel. Prag'ın sisli, kasvetli dar sokakları,evleri gözünüzün önünde canlanıyor okurken.

Ve her zaman olduğu gibi kitaptan ufak tadımlıklar;

"Her soru, insan onu kafasında sorduğu anda yanıtlandırılmıştır."

"Bütün yaşam, biçimlenmiş sorulardan başka bir şey değildir. Bunlar, yanıtın özünü içinde taşırlar ve de sorular cevaplara gebedir. Yaşamda bunun dışında bir şey gören çılgındır."

"Tarot oyununun 22 kozu olduğu hiç dikkatinizi çekmedi mi-tıpkı ibrani alfabesinde olduğu gibi? Bizim Bohemya kartları daha fazla resimle dolu değil midir? Sembolleri açıktır: Deli,ölüm,şeytan,kıyamet günü.Yaşamın yanıtları kulaklarınıza ne derece hızla bağırsın istiyorsun sevgili dostum? Bilmeniz gereken şey tarot sözcüğünün İbranicedeki 'tora-yasa', ya da eski Mısırcadaki 'tarut-soru sorulan kişi' ile eşanlamlı oluşu ve en eski Zen dilinde 'torisk sözcüğünün yanıt istiyorum manasına geldiğidir."


"Bugün karanlık köşelerden yükselen fısıltılar, taşıdıkları kötü, yüreksiz, bıkkın kuşkular umurumda mıydı: "Bırakmayız seni-bizimsin sen, sevinmeni istemiyoruz-burada bu evde sevinmek daha iyi olurdu!"

"Eski bir efsane vardır o sokaktaki bir simyacı eviyle ilgili; bu ev yalnız siste görünür ve yalnız pazar günü doğanlar onu görebilir. O eve 'son laternanın duvarı' denir. Gündüzleri oraya giden, orada büyük, gri bir taş görür, arkasında uçurum vardır, Hirschgraben'a iner ;bir adım daha atmadığınız için çok şanslısınız Pernath:aşağı düşer kemiklerinizi kırardınız.
Taşın altında büyük bir servet yatar denir, Asya'lı biraderler tarikatının ki Prag'ı kurdukları söylenir-üyeleri tarafından bir evin temel taşı olarak konulmuştur, orada güllerin sonunda bir insan, daha doğrusu bir hermafrodit, erkek ve kadından oluşan yaratık oturacak. Armasında bir tavşan resmi taşıyacak,ayrıca,tavşan Osiris'in simgesidir ve bu yüzden paskalya tavşanları geleneği doğmuştur."

Fantastik, felsefe, gizem yüklü içinde entrika ve cinayet barındıran bir roman okumak isteyenlere tavsiye ederim Golem'i. Benden şimdilik bu kadar. Prag'ın sokaklarından İngiltere kırsalına Stonehenge'e doğru yeni bir yolculuğa çıkıyorum. Görüşmek üzere sevgiyle kalın:)

GOLEM              Gustav Meyrink                 YKY Yayınları           Sezer Duru çevirisi

Kartalkaya'yı Ateşleyenler

Hayalin bir dağın tepesine karlarla kaplı olsa da ateşle iz bırakmak kadar zor bir şey olsa bile peşini bırakma. Önce hayal eder, sonra o hayale inanırsın; nasıl yapabileceğini tasarlar ve denersin, yılmadan. Yeterince denersen, neden olmasın?

Onlar tam da bunu yaptı. Karlarla kaplı Kartalkaya’nın zirvesine ateşle iz bırakabileceklerine inandılar. Burn, sadece ihtiyaç duydukları cesaret ve enerji desteğini sağlayarak bir hayali ateşledi. Onlar da tutkularının peşinde yola çıktılar. Boardlarını hazırladılar, pompalarla modifiye ettiler, rampalarını kurdular ve kaydılar. Olmadı, baştan aldılar, onları amaçlarına ulaştıracak şartları gerçekleştirmeyi başarana kadar, tekrar tekrar.

Ve 3. gün de bitip gece yarısı olduğunda Kartalkaya’da istedikleri ateşi yakmayı başardılar. Çektikleri videoyla da ‘İçindeki kıvılcım nasıl kocaman bir ateşe dönüşür’ü hepimize gösterdiler. Tutku ve cesaretle yanmayacak ateş yoktu, inandık. Burn, gençleri tutkularından başka bir şeye kulak asmadan, istediklerini alana kadar denemeye, vazgeçmeden denemeye çağırıyor. Tutkuları cesaretle besleyen kocaman bir ateş yakmak için Burn gençleri ateşlemeye devam edecek.

İçindeki kıvılcımı farket ve büyüt. Burn ateşler.

http://www.facebook.com/BurnTurkiye



Bir bumads advertorial içeriğidir.