JORGE AMADO'YA SELAM OLSUN




'İnsanın anayurdu çocukluğudur' demiş Jorge Amado...
Ondandır deli denize olan tutkum ve karşımdaki Kaybolan Adalar 🎏🎐



www.hikayelerimvar.com







FLANÖZ

Montreal, Viyana,  Budapeşte, Prag, Belgrad, Paris, Londra, Berlin...Yurtiçi, yurtdışı derken Flanözle geri dönüş yapmam en doğrusu olur diye düşündüm Bir Hikayem Var'a...Uzun oldukça zaman oldu yazmadığım...

Valizimde her yolculukta olduğu gibi bir sürü anı bir o kadar fotoğraf illaki okunacak kitaplar ve  fotoğraf karelerine dökülemeyecek kadar kısacık anlardan oluşan ama beynimde yer eden güzellikler vardı. Tabii her zaman her şey güllük gülistanlık değildi..Ayağımın takılıp düştüğüm zamanlarda oldu işten güçten bunalıp imdat diye bağırdığım zamanlarda...Ve böyle de devam etmekte sağlık olsun yeter ki..İşte biter gezi de olur kitapta okunur anlar da yakalanır...



Flanöz dedim...İçinizde okuyanlar  vardır. Kitabı ilk gördüğümden ne yalan söyleyim okur muyum acaba diye düşündüm..Bir kaç sayfayı karıştırdıktan sonra  sanki biraz sıkıcı geldi bıraktım aldığım rafa...Gittim yerine Marie Claire dergisini aldım. Oturdum bir kafeye sayfalarını karıştırıyorum.."Sidik kokan sokakları seviyorum" diye bir başlık..Iyyk dedim kim sever ki sidik kokan sokakları caddeleri diye sorgularken karşıma Lauren Elkin çıktı...Flanöz'ün yazarı...

Sayfalar ilerledikçe bu benim dedim. Beni, kendini,sizleri ve bizler gibi binlerce insanı anlatmış. Kendimden çok şey buldum.

"Şehri sokakları gezinerek, karanlık köşelerini araştırarak, binaların ön cephelerinin ardına göz atarak, gizli avlulara girerek tanıyordu."

"Bırakın yürüyeyim. Bırakın kendi hızımda ilerleyeyim. Bırakın hayatın içimde etrafımda dolaşmasını hissedeyim. Bana heyecanlı olaylar verin. Bana beklenmedik dönemeçleriyle köşe başları verin. Bana tekinsiz kiliseler, güzel vitrinler ve uzanabileceğim parklar verin."



"Caddelerde hayaletleri ararım hep. Paris'ten o kadar insan gelmiş geçmiş; onlardan geriye kalan bir şey var mı? Şehrin bazı bölgeleri orayı terk etmeyecek kadar yaşlı ruhlar tarafından ele geçirilmiş gibidir hala..."

"Mekanlar olayları hatırlatır."

Tadımlık bir kaç satır Flanöz hakkında az da olsa fikir vermiştir diye düşünüyorum...

Gezmeyi, görmeyi, bakmayı, tüm yaşadıklarını içine sindirmeyi ve yürümeyi seven herkese...

Flanöz'ü okumadan geçmeyin derim..

Sevgiyle kalın..😍





KELİMELER..

Kelimelerle oynamayı severim.

Kimi aşüfte nereye çeksen oraya gider ele avuca sığmaz, kimi ağır başlı olduğu yerde çakılır kalır. Alıp başka yere koymaya kalkarsın ıhh inat eder ayak direr sonunda gittiği yerde eğreti durur. Olmaz, uymaz. İntikamını alır kendince.

Sevgi sözcükleriyle dolu cümleler de kurulur,  katı açılmamış küfürlerle dolu en edepsizinden  cümleler de..

Bazıları kifayetsiz kalır. Kaleminiz işlemez..Durur..Boğazınızda 40 düğüm. İnsanın içini de kanatır, acısını da dindirir.

Bazen tek bir hece yeter derdimizi anlatmaya, bazende sıra sıra dizersin sadede gelmezler.

Ağzından çıkan kelimeye dikkat et der büyükler. Sihirlidirler..Kelimelerin güçleri vardır. Seni rezil de eder vezir de. Öyle bir çarpar ki neye uğradığını şaşırırsın. Koruyucudur aynı zamanda yeter ki kullanmayı bil.

Bazen hatırlayamazsın, beyninin kıvrımlarında saklanır çıkmazlar ya da en olmadık yerde aklına bir kelime gelir seni uzaklara taşır..Belki geçmişteki bir sevgiliye. Hikaye olur dökülür kağıda.

Yazmayı sevenler için çok önemlidir kelimeler. Bir yandan can dostudur diğer taraftan en azılı düşmanı. Yazmak bir tür deliliktir kelimeler ise en azılı deliler. Sayfalarca yazar bir hareketle buruşturup hepsini çöpün dibine atarsın. Harflerle rakamlar birbirine karışır. Çığlıkları duymazsın bile. Birden tüm değerini kaybeder her şey.  Akreple yelkovan isyan eder.

"Cam kırıkları gibidir bazen kelimeler
ağzına dolar insanın
sussan acıtır
konuşsan kanatır." demiş Oğuz Atay.

İşte öyledir kelimeler..Oynamayı sevdiğim..








ÖZLEDİM




Bu aralar yapmayı özlediğim o kadar çok şey var ki. Biraz bahar biraz da yoğun koşturmanın verdiği yorgunlukla evde oturmayı özledim mesela. Şöyle yanıma kahvemi alıp ayaklarımı uzatıp kitap okumayı. Hem de öyle böyle değil. Sabahtan akşama kadar çalan telefona ve kapılara aldırmadan gün boyunca satırların arasında yok olmayı. Şu aralar Paul Auster'in Cam Kent'ini okumaya çalışıyorum İstanbul'un ufak bir kafesinde verdiğim kısacık molalarda.

Güzel bir film seyretmeyi özledim mesela ama geçenlerde şöyle bir göz gezdirdim ne var ne yok sinemalarda diye. Hani geçte olsa belki giderim diye..Pek kayda değer bir şey bulamadım doğrusu. Belki ilerideki günlerde.

Evimin yakınlarında zaman zaman yürüyüşe gittiğim parkı özledim. Ağaçlar çiçek açmıştır şimdi. Ya köpekler..Onları da özledim. Mama götürdüğümde beni gülen yüzleriyle karşılamalarını.. 🌳🌿🌼🌺🌸🌷🌹

Kitapçıları arşınlamayı özledim mesela. Her defasında sadece yeni çıkanlara bir bakiim ama almayacağım diye kapısından girip elim kolum kitap dergi dolu çıkmayı..

Yazmayı özledim. Öykülerimi yazdığım defterlerimi ve rengarenk kalemlerimi. Çalışma masamın üstünde öyle boynu bükük duruyorlar şu aralar. Oysa yazacak anlatacak o kadar çok şey birikti ki..

Arkadaşlarımla dedikodu yapmayı da özledim. Kahve falı uydurmayı da :) ☕

Ilık geçen bir kışın ardından yağmayan karı da özledim mesela.. Kimsenin canını yakmadan şöyle inceden inceden bile yağmadı bu sene buralarda..Kısmet seneye artık..⛄☃

Sağlık olsun her şey olur..:) Er ya da geç...

Musmutlu rengarenk bir bahar geçirmemiz dileği ile...🌷🌸🌹🌺🌼🍀🌿