Bugün Beyoğlu St. Antoine Kilisesinin önünde yakaladığım bu an hayatın tezatlığını gözler önüne sermiyor mu?
'Bir Hikayem Var' diyerek başladık blogumuza. Hepimizin ve herşeyin bir hikayesi var yaşadığımız şu dünyada. Ufacık bir çakıl taşından, ulu çınar ağacına, minicik bir bebekten, yaşlı tonton ihtiyarlara, sevimli bir köpek yavrusundan, denizyıldızına kadar. Bu hikayeler yaşamdan çıkıyor, bizlerin yaşamından. Okuduklarımızı, gördüklerimizi, duyduklarımızı, yaşadıklarımızı kısacası hikayelerimizi paylaşmak dileğiyle...
GAZETELER VE ÇOCUK
Geceleyin sinema kapılarında,
Belki bir milyondan fazla çıplak
Çocuk gazete satardı.
Bazen havadisler kötüydü,
Bazen eeh şöyle böyle,
Fakat çocuklar en çok
"Cinayeti yazıyor!" diye
Bağırmayı seviyorlardı.
Üç kuruş verip gazete almaktansa,
Paltomun yakalarını kaldırır,
Fukara mahallesindeki cinayeti
düşünürdüm.
Sait Faik Abasıyanık
Ne güzel insanlar vardı eskiden.
Çocukluğumuzu kaplamışlardı.
Bize masal anlatırlardı
Cinlerden, perilerden.
Büyük anneler, büyük babalar vardı.
O zaman hepsi uzaktı ölümden.
Hem sevdirir hem korkuturlardı.
Acı hikâyeleri bile tatlı başlardı.
Demek bunun için gittiler hikâyelerden.
Ne güzel insanlar vardı eskiden.
Özdemir Asaf
"Saray mimarlarının Vefa'da bir kütüphanesi vardı. Yıllar içinde orayı da pek çok kez ziyaret edecekti Cihan. Ama Simeon'un köhne evinde; mürekkep kağıt, tirşe, balmumu ve ekmek kokularıyla sarılı halde, bir kitaba burnunu gömerek herkesi ve her şeyi unutmanın, unutabilmenin verdiği hazzı hiçbir şeyden alamayacaktı. Aşk gibiydi okumak da...Neden, nasıl müptelası olduğunu, bilen zaten gayet iyi bilirdi; bilmeyene de anlatamazdın bir türlü."
Ustam ve Ben - Elif Şafak-
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)