'Bir Hikayem Var' diyerek başladık blogumuza. Hepimizin ve herşeyin bir hikayesi var yaşadığımız şu dünyada. Ufacık bir çakıl taşından, ulu çınar ağacına, minicik bir bebekten, yaşlı tonton ihtiyarlara, sevimli bir köpek yavrusundan, denizyıldızına kadar. Bu hikayeler yaşamdan çıkıyor, bizlerin yaşamından. Okuduklarımızı, gördüklerimizi, duyduklarımızı, yaşadıklarımızı kısacası hikayelerimizi paylaşmak dileğiyle...
BİR KIŞ GÜNÜ MİS KOKULU BİR ADADA...
Bir ada düşünün...Denizin ortasında yalnız...Yaban tavşanları asırlık zeytin ağaçlarının altında dolaşıyor...Bir zamanlar manastırı, şapeli ve evleri varmış günümüzde hazine avcılarına kurban giden. Her yer mis kokuyor bu adada...Nergis adası burası...Ayvalık açıklarında...
Kaç gündür nergisleri paylaşıyorum şimdi bu haberi paylaşmadan olmazdı. Sabah gazeteyi okuduğumda günümü aydınlatan mis kokulu bu haberin devamını okumak isterseniz aşağıdaki linki tıklamanız yeterli olacak. Ayvalık Çiçek Adasına iyi yolculuklar dileklerimle...
http://www.hurriyet.com.tr/seyahat/25555451.asp
TÜRKİYE'DE KİŞİ BAŞINA 7 KİTAP DÜŞÜYOR...
Evet yapılan bir araştırmaya göre Türkiye'de 2013 yılında kişi başına 7.1 kitap düşmüş. Şöyle bir düşününce rakam çok kötü gelmiyor ama ya gerçek rakam. İşte o insanın içini acıtacak durumda. Okumayan, okumaya üşenen, kitaptan kaçan belki de korkan bir millet olduğumuz kesin. Yakılan, yasaklanan kitaplar bir yana basılan ama okunmayanlar bir yana...
Sabitfikir bu konu ile ilgili bir yazı yayımlamış. İçler açısı halimizi görmeniz için paylaştım....
Sabitfikir bu konu ile ilgili bir yazı yayımlamış. İçler açısı halimizi görmeniz için paylaştım....
Yayın sektörü nasıl büyüyor? Bir muammanın çözülüşü…
Şöyle kısaca bir düşününce bile bütün rakamlar anlamsızlaşıyor. Çünkü hepimiz çok çok iyi biliyoruz ki, Türkiye’de kişi başına 7 kitap düşmüyor. Ve yayın sektörümüz gözle görülür bir hızla büyümüyor.
"Türkiye Yayıncılar Birliği’nin Kültür ve Turizm Bakanlığı ISBN Ajansı ile Telif Hakları ve Sinema Genel Müdürlüğü’nden edindiği bilgiye göre, 2013'te Türkiye’de 47 bin 352 kitap yayınlandı. Toplam 536 milyon 259 bin 40 adet kitap üretildi (Milli Eğitim Bakanlığı'nın okullara ücretsiz dağıttığı ders kitapları dahil). Bu kitaplar için 330 milyon 17 bin 405 adet bandrol satın alındı. Milli Eğitim Bakanlığı ilk ve orta öğretim öğrencilerine 206 milyon 241 bin 635 adet ücretsiz ders kitabı dağıttı. TÜİK rakamlarına göre Türkiye’nin nüfusu 75 milyon 627 bin 384. Bu doğrultuda, toplam kitap sayısının nüfusa oranına göre, 2013'te kişi başına 7,1 kitap düştü.” (Türkiye’de kişi başına 7 kitap düşüyor. Sabitfikir 06.01.2014)
Rakamlar rakamlar… Bunca rakamın, hesabın kitabın anlamı haberin de başlığında açık seçik duruyor işte: Türkiye’de kişi başına 7 kitap düşüyor! Peki ne demek bu. Yine UNESCO açıklasın bize: “UNESCO verilerine göre Türkiye 2013'te 42 bin 337 çeşit (başlık) kitapla dünyada 13. sırada. Uluslararası Yayıncılar Birliği’nin (IPA) 2013 araştırmasına göreyse Türkiye 1 milyar 682 milyon Euro ciro ile dünyanın en büyük 13. yayıncılık sektörüne sahip.” Üstelik de hızla büyüyor yayıncılık sektörümüz, önceki sene kişi başına 6 kitap düşerken geçen sene 7 kitap düşüyor… Veriler büyüleyici. Gelgelelim şöyle kısaca bir düşününce bile bütün rakamlar anlamsızlaşıyor. Çünkü hepimiz çok çok iyi biliyoruz ki, hem ruhen hem de fiziken aslında Türkiye’de kişi başına 7 kitap düşmüyor. Ve yayın sektörümüz gözle görülür bir hızla büyümüyor.
Yazının devamını okumak için linki tıklayınız...
TÜRK EDEBİYATINDAN BİR YILDIZ DAHA KAYDI...
"biliyor musun giderek azalıyoruz böyle
sen bir susuşa doğru kırılarak
ben senin susuşunun ardında
nereye gitsek orada olmuyoruz
biliyor musun giderek azalıyoruz muyuz böyle
akmaktadır günler belki bunlar son rüzgârlardır
çünkü neye değsek ellerimiz yanıyor
yaz kimliksiz bir gülle orda kalakalmış
yaz kalsın orda çocukluğum ağlasın
burda bakışlarımızı sular boğmaktadır"
Adnan Azar
Mutluluğun, basit ve açık bir şey olup bir bardak şarap, bir kestane, kendi halinde bir mangalcık ve denizin uğultusundan başka bir şey olmadığına aklım yattı. Yalnız, bütün bunların, mutluluk olduğunu insanın anlayabilmesi için basit ve açık bir kalbe sahip olması gerekiyordu.
Zorba - Nikos Kazancakis
KOKİNALARIN, FULYALARIN VE GEÇMİŞ TEBRİK KARTLARININ MEVSİMİ...
“Bazen kafanızdan geçen belli belirsiz bir fikre, ta uzaktan hatıra gelen silinmiş bir hayale bir kitapta rastlayıverirsiniz. Böylece sanki o kitapta en ince duygularınız ifade ediliyormuş gibi gelir size .”demiş Gustave Flaubert Madam Bovary adlı eserinde.
Eskiden
bu zamanlarda lapa lapa kar yağardı dedim yılbaşı gecesi arayan
arkadaşıma. Evet dedi hatırlar mısın tam da bir yılbaşı
gecesi yağmıştı...Hatırlamaz olur muyum dedim ne güzel
di...Bembeyaz bir yılbaşı gecesi...İstanbul'da yaşayanlar için anılarda kaldı beyaz yılbaşıları. Şimdilerde isli puslu, sonbahardan kalma bir havayla karşılıyoruz yeni yılı ya da suni karla...
Kokinaların,
fulyaların ve geçmiş tebrik kartlarının mevsimidir kış benim
için. Yılbaşının sembolü haline gelmiş yeşil kırmızı
kokinalar süsler çiçekçilerin tezgahlarını. Kendini beğenmiş
nergislerin mis kokusu eşlik eder onlara ama yinede bir şeyler
eksiktir.
Geçmişte
günümüze ulaşamadan öylece kalakalmışlar. Artık yağmaktan
vazgeçen kar gibi...
Tebrik
kartları mesela...Her yılbaşı açılan tezgahlarda satılan
rengarenk, pırıl pırıl kartları gönderilecek kişiye göre
seçmek ayrı, onları postaneden göndermek ayrı heyecandı. Önce
tezgahlar kaldırıldı sonra kartlar yok oldu. Günlerden bir gün
internet üzerinden kart göndermek icat oldu. Soğuk, duygusuz...
Bana
gönderilen kartlardan bir kısmını saklamışım. Elime geçti
geçenlerde. Dizdim masanın üzerine anıları. Arkadaşlardan,
kuzenlerden, çocuklardan bir başka çocuğa...
"Hayret,
insan birkaç metrecik yürürken bile neler düşünebiliyor.
Uhlandstrasse'de büyük bir evin kapısında, davetkar bir şekilde
parlayan bakır bir topuz gördü. Topuzun üzerinde bir öbek kar
vardı, altın sarısı bir top dondurmanın üzerindeki kaymağa
benziyordu. ("Hiç büyümeyeceksin.") Oraya yürüyüp
karları temizledi. Kendini bir küre, iki büklüm olmuş bir cüce,
Notre_Dame'ın kamburu gibi hissetti.
Biçimsiz
şiş burnuna, ayrık gözlerine baktı. Tabii dilini de çıkardı,
hayaletleri kovalamanın en iyi yöntemi. Gününü böyle
planlamamıştı, yoksa gidip sarhoş olabilirdi. Bu gününün boş
kalması gerekiyordu, saçma sapan şeyler yapacaktı, kar da,
hikayeleri, gereksiz rastlantıları gizlemeye çalışan büyük bir
örtü olarak yardımcı olacaktı."
Bütün
kartları bana ortaya döktüren, yıllar önce kar içindeki
resimlerimi albümlerden çıkartan işte bu satırlardı.
Uhlandstrasse'de değil ama Bağdat Caddesi'ndeki bir cafede
yılbaşından bir kaç gün önce arkadaşımı beklerken okumuştum.
Romanın kahramanı Arthur'un karlı bir günde Berlin'in
caddelerinde yüzü buz tutmuş bir şekilde yürürken düşündükleri,
kapı topuzunda yaptığı çocukluklar. Kar beni geçmişteki
kartlara götürdü. İyi ki saklamışım dedim. Artık yoklar :(
Okuduğum
kitaba gelince hala elimde süründürüyorum. Çok sevdiğim bir
kitabı kolay bitiremem ben. Döner döner okurum. İşte bu da
onlardan biri :) Hollandalı yazar Cees Nooteboom'un "Bütün
Ruhlar Günü"
Karısını ve çocuğunu bir uçak kazasında kaybeden Arthur Daane diğerleri gibi alkol ve müzikle teselli arama yerine düşüncelere sığınır. Yaşam, ölüm,geçicilik ve ölümsüzlük üzerine felsefe yapar, sanat ve felsefe üzerine derin düşüncelere dalıp sohbet eder.
Karısını ve çocuğunu bir uçak kazasında kaybeden Arthur Daane diğerleri gibi alkol ve müzikle teselli arama yerine düşüncelere sığınır. Yaşam, ölüm,geçicilik ve ölümsüzlük üzerine felsefe yapar, sanat ve felsefe üzerine derin düşüncelere dalıp sohbet eder.
Yapı
Kredi Yayınlarından çıkan Bütün Ruhlar Günü Burcu Duman
tarafından çevrilmiş.
Kitaptan
tadımlık okumak isteyenler için bu kez link vermek istiyorum. Beni
İstanbul'un karlı yılbaşılarına, artık gönderilmeyen tebrik
kartlarına yolculuğa çıkartan kitap bakalım sizi nerelere
sürükleyecek...İşte Bütün Ruhlar Günün'den birkaç satır...
http://www.ykykultur.com.tr/kitap/butun-ruhlar-gunu
http://www.ykykultur.com.tr/kitap/butun-ruhlar-gunu
Dünya Yaşlılar Günü'nde TENA'dan Huzurevlerine Muhteşem Sürpriz!
Dünyanın önde gelen yaşlı/hasta bezi ve hijyen ürünleri markası TENA, 1 Ekim 2013 Dünya Yaşlılar Günü’nde tüm Türkiye’nin sesini huzurevlerindeki yaşlılara ulaştırmak ve onları hatırlamamızı sağlamak için bir interaktif banner kampanyası gerçekleştirdi.
Gün boyunca www.hurriyet.com.tr'de ve www.herzamangenc.com'da gerçekleştirilen sosyal sorumluluk projesinde; yaşlılarımızı her zaman hatırlayamayan, onları ziyaret edemeyen bizlerin, huzurevlerinde yaşayan yaşlıları bir “tık” ile araması sağlandı. Dünya Yaşlılar Günü’nde yapılan bu sürpriz ile mobil teknolojinin gücü, onu çok fazla kullanmayan yaşlılarımızı mutlu etmek için kullanıldı.
Kampanyanın tanıtım filminin, iç ısıtan ve yüzünüzü güldüren sahnelerine bayılacaksınız:
1 Ekim tarihinde reklam bannerlarına tıklayanlar, açılan ekrana cep telefonu numaralarını girerek, saniyeler içinde çalan telefonlarının diğer ucunda bir huzurevi sakininin sesini duydular. Tüm Türkiye, telefon numaralarını bilmese de ruhu hala genç olan bir çok büyüğümüze anında ulaşarak, onları bu özel günlerinde mutlu etti.
Büyüklerimizi hatırlamak ve onlarla ilgilenmek konusunda ortaya koyduğumuz, iş yoğunluğu, yaşam mücadelesi, trafik gibi tüm bahaneleri ortadan kaldıran bu kampanya, 2013 yılı Mediacat Felis Reklam Ödülleri’nde 2 kategoride ödül alarak, sosyal sorumluluk alanındaki yılın en dikkat çekici projelerinden biri olduğunu kanıtladı.
Siz de bu sosyal sorumluluk kampanyasına destek olmak ve Huzurevlerini aradığımızda yaşlılarımızın yüzlerinde yaratabileceğimiz mutluluğu herkese anlatmak için kampanya videosunu #bukızıgüldür hashtagi ile paylaşabilirsiniz.
Bir boomads sosyal sorumluluk içeriğidir.
Gün boyunca www.hurriyet.com.tr'de ve www.herzamangenc.com'da gerçekleştirilen sosyal sorumluluk projesinde; yaşlılarımızı her zaman hatırlayamayan, onları ziyaret edemeyen bizlerin, huzurevlerinde yaşayan yaşlıları bir “tık” ile araması sağlandı. Dünya Yaşlılar Günü’nde yapılan bu sürpriz ile mobil teknolojinin gücü, onu çok fazla kullanmayan yaşlılarımızı mutlu etmek için kullanıldı.
Kampanyanın tanıtım filminin, iç ısıtan ve yüzünüzü güldüren sahnelerine bayılacaksınız:
1 Ekim tarihinde reklam bannerlarına tıklayanlar, açılan ekrana cep telefonu numaralarını girerek, saniyeler içinde çalan telefonlarının diğer ucunda bir huzurevi sakininin sesini duydular. Tüm Türkiye, telefon numaralarını bilmese de ruhu hala genç olan bir çok büyüğümüze anında ulaşarak, onları bu özel günlerinde mutlu etti.
Büyüklerimizi hatırlamak ve onlarla ilgilenmek konusunda ortaya koyduğumuz, iş yoğunluğu, yaşam mücadelesi, trafik gibi tüm bahaneleri ortadan kaldıran bu kampanya, 2013 yılı Mediacat Felis Reklam Ödülleri’nde 2 kategoride ödül alarak, sosyal sorumluluk alanındaki yılın en dikkat çekici projelerinden biri olduğunu kanıtladı.
Siz de bu sosyal sorumluluk kampanyasına destek olmak ve Huzurevlerini aradığımızda yaşlılarımızın yüzlerinde yaratabileceğimiz mutluluğu herkese anlatmak için kampanya videosunu #bukızıgüldür hashtagi ile paylaşabilirsiniz.
Bir boomads sosyal sorumluluk içeriğidir.
NOEL BABA KAPINIZI ÇALMAYABİLİR BU YIL...
"Önce sevdiler
Sonra dövdüler
Börnüme vurdular
Börnüm ağrıyor
Börnüm ağrıyor..."
Bu yıl Noel Baba bu şarkıyla çalacakmış kapıları. Hatta bir söylentiye göre bu yıl bazı semtlere uğramayacakmış bile, henüz belli değilmiş ama son bir kararla evinden bile çıkmayabilirmiş.
Önce kemiklerini istedik Vatikan'dan, sonra koskoca bir afiş astık mahallenin ortasına Noel Baba bu semtten geçemez diye daha sonra da baktık olmuyor bıçakladık bizim topraklarımızda doğmuş Demre'li Noel Baba'yı.
Önce sevdik, sonra dövdük ve bıçakladık dünyanın sembol haline getirdiği çocukların yüzünü gülümseten kırmızı giysili ton ton ihtiyarı.
Keşke diyorum o afişi asmadan, Noel Baba'yı meydanlarda bıçaklamadan önce biraz tarihin sayfalarını çevirselerdi de öğrenselerdi üzerinde yaşadıkları toprakların günümüze taşıdığı dünyaya mal olmuş kahramanları.
Nasrettin Hoca, Keloğlan tamam da bir ben miyim kötü diye soruyor şimdilerde kendi kendine. Bir yandan da haline şükrediyor ya yanında Noel Anne'de olsaydı...Onun başına kim bilir ne gelirdi?
Umarım 2014'ün gelmesi ile 2013'de yaşadığımız tüm kötülükleri geride bırakmış oluruz. Çevremdeki bir çok kişi gibi benim içinde çok parlak geçmedi 2013. Yine buna da şükür diyorum her zamanki gibi ve tüm olumsuzlukları geride bıraktığımız önce sağlık sonra mutluluk, huzur ve başarı ile dopdolu koskocaman 2014 diliyorum herkese...
NOEL BABA'NIN ÇANTASINDA TÜM İSTEDİKLERİNİZLE KAPINIZI ÇALMASI DİLEĞİ İLE... YENİ YILINIZ KUTLU OLSUN :)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)