Madagaskar 3

Sinemada 3 boyutlu animasyon deyince aklıma Madagaskar ve Buz Devri geliyor.  İlk filmlerini mecburiyetten zoraki seyretmiş olsamda ikinci ve üçüncü filmlerine gönüllü olarak gittim. Bugünde Madagaskar 3'e gittik. Her zamanki gibi ilk seans. Sinemada ilk seans veya son seansları tercih ederim her zaman çünkü boşturlar ve bana göre sinema seyretmenin zevki böyle çıkar. Kimse dip bipe değildir. Biri bir uçta diğeri bir uçta oturur ve boş olmanın avantıjını kullanıp istediğin yerde oturulur. Bugün de öyleydik. 6 çocuk 3 büyük film seyrettik. 
Neyse gelelim Madagaskar'a. Filmdeki favori kahramanlarım her türlü hinliği yapan penguenlerdir ama bu sefer onlar bile durumu kurtaramamışlar. Madagaskar 3 malesef ilk ikisine göre sıkıcıydı. 
Hayvanlar bu kez hayvan kontrolörlerinin elinden kaçmaya çalışırken tesadüfen karşılaştıkları bir sirke katılarak New York'a dönmeye çalışıyorlar. Peşlerini bırakmayan yüzbaşı Chantel Dubois'ya karşı büyük bir savaş verirken aynı zamanda artık monotonlaşmış sirk numaralarınada renk katmaya çalışırlar. Bu kez filmin öne çıkan kahramanı piskopat Chantel Dubois idi. Hayvanları yakalamak için yaptığı çeşitli atraksiyonları ve vazgeçemeği kırmızı rujuyla filme damgasını vurdu bana göre. Ayrıca Bubois'ya çok iyi bir seslendirme yapılmış fransız aksanıyla Türkçe konuşması filmi biraz olsun sıkıcılıktan kurtamış ama yinede ilk ikisinin yerini tutamıyor. 
Görmek isteyenlere duyurulur...



Robinson Crusoe

"Issız Ada": her çocuğun...ve çocuk kalmakta ısrarlı her büyüğün vazgeçemediği tek düş;
"Issız Ada" : uçsuz bucaksız bir serüven... ve tüm zorluklara karşın sınırsız özgürlük,
"Issız Ada" : tek kişilik ütopya!
Önce Robinson'un sonra sonra Robinson ile Cuma'nın, en son, orada yerleşmeyi seçen bir avuç insanıyla Ada'nın hikayesi!
İşte böyle yazıyor çoğumuzun çocuklukluğunda okuduğu ve ıssız bucaksız  hayallerindeki kendi  adasına seyahat  ettiği Robinson Crusoe'nın arka kapak yazısında.
Okumayı  seven çocuklar ve içindeki çocuğu hala koruyanlar için güzel bir tatil kitabı...


YKY'den Akşit Göktürk çevirisiyle yayınlanmış. Her şey güzelde kitabın üzerindeki  resim bana Robinson'dan çok ıssız adaya düşmüş Osmanlı'yı anımsattı nedense:) Kılıç, silah, balta tam teşekküllü...Benim hatırladığım Robinson yırtık pırtık kıyafetleriyle tam bir kazazedeydi...O da modaya uymuş anlaşılan:)
Resim nasıl olursa olsun okunmaya değer bir kitap. Hele ki şu dönemde günlerini tv' den psp' ye oradan da bilgisayara yetmedi cep telefonuda mesajlaşmayla geçiren günümüz çocuklarının mutlaka okuması gereken bir kitap. Elektronikten uzaklaşıp biraz uçsuz bucaksız denizin ortasında ıssız adaya düşmenin ve hayal kurmanın onlara iyi geleceğini düşünüyorum. Ne dersiniz?











Ağır ağır ölür
Alışkanlığının kölesi olanlar,
Her gün aynı yoldan yürüyenler,
Yürüyüş biçimini hiç değiştirmeyenler,
Giysilerinin rengini değiştirmeye yeltenmeyenler,
Tanımadıklarıyla konuşmayanlar.

PABLO NERUDA




DEĞER TAŞIYAN TEK HİKAYE BEDELİNİ ÖDEDİĞİNİZDİR.


LOUISE FERDINAND CELINE



Kitap mı ayraç mı?

Kitapları sevdiğim gibi orjinal kitap ayraçlarına da ilgim vardır. Bir kitap alırken değişik bir kitap ayraçı görürsem onu da alırım bazen. En favori kitap ayraçlarım deniz feneri ve Mucha kızı...Genelde bu ikisini kullanıyorum. Ara sırada hediye gelen ucunda kırmızı bebek olan boncuklu ayraçımı. Bu arada minik renkli neon yapışkanlarımda vardır sayfaları renklendiren. 


Sabit Fikir kitap ayraçları ile ilgili bir dosya hazırlamış. İşte birbirinden güzel ayraçlar:) Biri mutlaka sizin kitabınızın konusuna ve ruhuna uygundur. İşte Sabit Fikir'in haberi...



Kitap için ayraç mı yoksa ayraç için kitap mı? Bu ayraçları gördükten sonra fikriniz değişebilir ve artık kitapları sadece ayraç kullanmak için okumaya başlayabilirsiniz.







Yazının devamını okumak ve birbirinden güzel ayraçları görmek için linki tıklayınız:)