Robin Gibb'in anısına

Too Much Heaven...

William Shakespeare'den

 
 
Yıldızları süpürürsün, farkında olmadan,
Güneş kucağındadır, bilemezsin.
Bir çocuk gözlerine bakar, arkan dönüktür,
Ciğerinde kuruludur orkestra, duymazsın.
Koca bir sevdadır yaşamakta olduğun, anlamazsın.
Uçar gider, koşsan da tutamazsın...

William Shakespeare

Kurban

Her şey jinekolog Tora Hamilton'un Shetland'da yağmurlu bir günde yeni taşındığı evinin bahçesine ölen atı Jamie'yi gömmek için çukur kazmasıyla başlıyor. Çukurla uzunca bir süre uğraştıktan sonra eline gelen nesnenin üzerindeki kumaşı çektiğinde eline bir insan ayağı geliyor. Polisin araştırmasında cesetin 30'lu yaşlarında genç bir kadına ait olduğu ve yapılan otopsi sonucu genç kadının ölmeden bir hafta veya on gün önce doğum yaptığı anlaşılır. Kurbanın kalbi çıkartılmış ve vücuduna bir takım semboller kazınmıştır. Tora bu sembollerin, rünlerin, tarih düşkünü kayınpederi sayesinde İskandinavyalılar tarafından adaya getirilen kadim bir alfabe olduğunu  öğrenmişti çünkü buna benzer semboller Tora'nın evindeki mahzende taşlara kazınmış ve yerel tarihe meraklı kayınpederi tarafından teşhis edilmişti. 


Gemi brokeri olan eşi Duncan'ın bu bölgedeki bir şirketten üst düzey ortaklık teklifi almasıyla evi bir   kilise vakfından satın almışlar ve evi tapınma mekanı, içki ve kumar oynatılan bir yer olarak kullanmayacaklarına dair bir kontrat imzalamışlardı. Yaklaşık bir asırlık, geniş taş eve  benzerlerinden çok daha ucuza sahip olmuşlardı. Tora'da Londra'daki işini bırakarak Shetland'daki bir hastanede iş bulmuştu. Çok istemesine rağmen bebek sahibi olamamasının sıkıntısını atları ile oyalanarak atmaya çalışıyordu. 





Öldürülen kadının kimliğinin ortaya çıkartılması için polis adadaki hamile kadınların kayıtlarının incelenmesi sırasında ilginç bir bulguya rastlarlar. Adada daha öncede doğum yaptıktan bir hafta  veya on gün sonra ölen anneler vardır. Ölüm kayıtlarından ailelere ulaşılmaya çalışılır. Bu arada hastane kayıtlarını inceleyen Tora bir takım bilgiler bulur ve bunu polis memuru Dana ile paylaşır. Bu bilgiler Tronal'daki kürtaj yapılan bir doğumevini göstermektedir. Bu hastanede istemeyen gebeliklere son verilirken kürtaj zamanı geçmiş hamilelik sonucu doğan bebekler de evlatlık veriliyordu. Tora ve Dana bir yandan hastanede olup biteni araştırırken öte yandan da Troll efsanesinin peşine düşerler. Bu efsaneye göre Kunal Trowları kız çocuk sahibi olamayan bir erkek ırkı olarak nitelendirilirler. Trowlar insan görünümlü ama çok güçlü, doğal olamayacak kadar uzun yaşayan ve doğaüstü yeteneklere - hipnotize etme ve görünmez olma dahil- sahiptirler. Kunal Trowları üretmek için insan kadınlarını çalıyor, yerlerine bir benzerini yerleştiriyorlardı. Bu birliktelikten daima güçlü ve sağlıklı erkek bebekler doğuyordu. Doğumdan dokuz gün sonra ise anneler ölüyordu.   


Tora bir taraftan bahçesinde gömülen cesetin sırrını ortaya çıkartmaya çalışırken diğer taraftan da Duncan'ın ailesinin sırrını çözmeye çalışıyordu. Kocası Duncan ile Tora'nın atını sakinleştirmek için çok eski bir ilahi fısıldayarak hipnotize eden patronu Ken Gifford'un tesadüfen öğrendiği aralarındaki bağ nereye varacaktır? Ada'daki bu cinayet veya cinayetler, evlatlık verme olayları yıllar öncesine mi dayanmaktadır? Bu soruların cevabını bulmaya çalışırken başka cinayetler işlenmeye devam etmekte ve Tora çıkışını bulamadığı bir labirentin içine hapsolmuştur.  


Kurban, S.J. Bolton'un ilk romanı. Yazar geleneksel Britanya folklörüne olan tutkusundan esinlenerek yola çıktığı Kurban'da kurgusuyla etkileyici bir gerilim romanı ortaya çıkartmış. 

Çevirideki akıcılık ise kitabın zevkle okunmasını sağlıyor. Gerilim romanı okumak isteyenlere tavsiye edilir. 




KURBAN         S.J. BOLTON     PEGASUS YAYINLARI    ÇAĞDAŞ ÖZKAN çevirisiyle











Öğrendik ki...Can Yücel'den...

 
 
 
Öğrendik ki... Bir tek insanın bize ''iyi ki varsın'' demesi, var olduğumuz için... mutlu olmamızı sağlar...

Öğrendik ki... Kibar olmak, haklı olmaktan daha önemlidir...

Öğrendik ki... Hayat şartları bizi ne kadar ciddi görünmeye zorlasa ...
da hepimiz çılgınlıklarımızı paylaşacak birini arıyoruz...

Öğrendik ki... Bazen tek ihtiyacımız olan bir el ve bizi anlayacak bir yürektir...

Öğrendik ki... Parayla ''klas insan'' olunmuyor...

Öğrendik ki... Gün içinde başımıza gelen küçücük şeyler gün sonunda koca bir mutluluğa dönüşüyor....

Öğrendik ki... İnkar edip içimizde sakladığımız şeyler gerçekliğini kaybetmiyor...

Öğrendik ki... Biriyle dalaştığımızda tek başardığımız onun bize daha çok zarar vermesini sağlamaktır...

Öğrendik ki... Her yarayı saran zaman değil sevgidir...

Öğrendik ki... Çabuk olgunlaşmak için zeki insanlardan çevre edinmek gerekir...

Öğrendik ki... Karşılaştığımız herkes bir gülüşümüzü hak eder...

Öğrendik ki... Hiç kimse mükemmel değildir...

Öğrendik ki... Hayat zorludur ama biz daha zorluyuz...

Öğrendik ki... Gülümsemek, daha güzel bir görüntüye kavuşmanın bedava yoludur...

Öğrendik ki... Hepimiz zirvede olmak istesek de asıl keyif oraya tırmanırken yaşadıklarımızdır...

Öğrendik ki... Zamanımız ne kadar azsa yapacak işler o kadar çoktur...

Öğrendik ki...Birini ne kadar çok seversek hayat onu bizden o kadar çabuk alıyor...

CAN YÜCEL

19 MAYIS GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI



            19 MAYIS ATATÜRK'Ü ANMA

         GENÇLİK VE SPOR BAYRAMIMIZ

                       KUTLU OLSUN!