MACERA

Küçüktüm, küçücüktüm,
Oltayı attım denize;
Bir üşüşüverdi balıklar,
Denizi gördüm.

Bir uçurtma yaptım, telli duvaklı;
Kuyruğu ebemkuşagı renginde;
Bir salıverdim gökyüzüne;
Gökyüzünü gördüm.

Büyüdüm, işsiz kaldım, aç kaldım;
Para kazanmak gerekti;
Girdim insanların içine,
İnsanları gördüm.

Ne yardan geçerim, ne serden;
Ne denizden, ne gökyüzünden ama...
Bırakmıyor son gördüğüm,
Bırakmıyor geçim derdi.

Oymuş, diyorum, zavallı şairin
Görüp göreceği.

Orhan Veli

KAYIP GÖLGELER KENTİ

Ankara'da soğuk bir akşam üstünden Kafka'nın şehri Prag'a yapılan büyülü bir yolculuk...Üstelik otel odanıza gelip giden Mucha Kızları ve Sarah Bernhardt.  Bu da yetmiyormuş gibi soluklanmak için oturduğunuz kafede Cafe Europa'da  Rusya'nın efsanevi lideri Joseph Stalin'in karısı Nadya ve Kafka'nın nişanlısı Felice ile yapılan sohbetler...Oradan Seul'a uzanan bir yolculuk. Buğulu tapınaklar, tuhaf rahipler, içinde ölülerin saklandığı kavanozlar ve ölülere yazılan mektuplar. Moskova'da işkenceler hapishanesi, idam listeleri, Stalin'in ilk aşkı ve son gecesi akıp gidiyor Nazlı Eray'ın büyülü kaleminden...   

Prag'a gitmeden de kahvenizi keyifle yudumlarken Kayıp Gölgeler Kenti'nin satırları arasında Prag sokaklarında gezinebilirsiniz. Hemde çevrenizi kuşatan geçmişten gelen kahramanlar eşliğinde...

Nazlı Eray'ın okumaya doyamayacağınız anlatımıyla Turkuvaz Kitap'dan...

MAVİ YUNUSLAR SARAYI

Girit'in Efsanevi Minos Uygarlığının Romanı

'Girit'in üzerindeki gökyüzü karamaya başlamıştı bile. Kor halindeki sünger taşları adanın üzerine sağanak gibi yağıyordu. Denizin üzerini dolduran yüzen kaya parçaları, gitgide artan bir süratle birleşip yanan setler oluşturuyordu. Kabaran sular önlerinde oluşan bu doğal engele balyoz gibi darbeler indirmeye başlamıştı. Uğultular yeri göğü dolduruyordu. Devasa su sütunları yıldırımlar eşliğinde fışkırmaya başlamıştı. Sel baskını, büyük sel baskını.

...Büyük Ana'nın rahibi çift ağızlı Balta tapınağında diz çökmüştü. Önünde kireç taşından yapılma iki tören boynuzu ve yılan tanrıçanın küçük bir heykeli vardı. Sol elinde kutsal yağla dolu kulplu bir testi tutuyordu., suratını ise deri bir boğa maskesi örtmekteydi.  Ellerini yukarı kaldırdı ve duyulur duyulmaz bir sesle yakarmaya başladı.'

Girit'in ünlü labirent söylencesi. Theseus ve Minotaurus'un hikayesi. Brigitte Riebe'nin kaleme aldığı bu efsane Kraliçe Pasiphae ve bir boğa cambazının oğlu olan Asterios, kehanete göre, Girit'i yok olmaktan kurtaracak ilk erkek rahiptir.Fakat yarı kardeşi Ariadne ile arasındaki aşk ve Attika veliahdı Theseus ile yaptığı bir kavgada neredeyse ölüme çok yaklaşması, ne kadar ağır bir görev yüklendiğini göstermektedir.

Mitolojiye ilgi duyanların sıkılmadan okuyabileceği bir kitap. Atilla Dirim'in çevirisiyle Yurt Yayınlarından...

KARS VİLAYETİ

Kars'ın Çarlık dönemindeki 'kayıp tarihi' Rus, Ermeni ve Osmanlı arşivleriyle aydınlatıldı.

Tarihçi Dr. Candan Badem'in 'Çarlık Rusyası Yönetiminde Kars Vilayeti' isimli kitabı Birzamanlar Yayıncılık tarafından yayınlandı.

'Ben burada Kars'ın renklerini oluşturan bütün kültürel, etnik ve dinsel gruplara karşı önyargısız ve tarafgielikten uzak hareket etmeye çalıştım. Hiç bir grup için mağdurluklarla veya zaferlerle dolu görkemli bir tarih yazmaya çalışmadım, sadece hakikati anlatmaya çalıştım' diyor yazar Oktay Ekinci'nin Cumhuiyet Gazetesinde yayınlanan 'Uygarlıkların İzinde' köşesinde.

1878'den 1918'e kadar kırk yıllık bir sürede Kars belgeseli...

ARZU MEYHANESİ

Sorma bana meyhaneci nereden geldiğimi
Sorma doldur kadehimi
Gelen fakir yabancı
Methini duydumda geldim arzu meyhanesinin
Lezzeti başkaymış burada içkinin
İçmeğe geldim

Her masası neşeli kendi aleminde yaşlısıyla genciyle
Bazen değişik yaşanır kendine has gecesiyle
Binbir ahenk bulunur tefinde zilinde çingenenin
Ver ahbap ver bir duble daha ver içmeğe geldim.

Ali Haydar Ertan

YİRMİLER KIZI

Sıkıcı bir cenaze, kayıp bir kolye, sürtük bir ruh :)

Yirmilerinde bir kız ve Yirmiler'den kalma başka güzel bir kızın güzel ve komik hikayesi. Yeni bir kahkaha makinesi.

Lara hep uçuk bir kızdı. Lara'nın büyük teyzesi Sadie ise sürekli çarliston dansı yapan yirmilerde yaşamış bir çılgın. Bir gün Lara'ya musallat oluyor ve macera başlıyor. Sadie'nin ruhunun huzura kavuşmasının tek yolu biricik ve kayıp kolyesinin bulunması.

Acaba Sadie'nin hayaleti, Lara'nın dertlerine deva olabilir mi ve farklı çağlardan iki kız süper bir ikili eder mi?

Sophie Kinsella'dan hepimizin içindeki Sadie'yi ortaya çıkaran bir roman...Artemis yayınları

KEŞKE GERÇEK OLSA

İşten eve yorgun döndüğünüz bir gün banyo dolabınızın içinde bir kadın bulsanız ne yaparsınız? Hele bu kadını sizden başka kimse görüp sesini duyamıyorsa? Genç ve güzel bir doktor olan Lauren bir trafik kazası sonucu bitk,sel yaşama girer ve çalıştığı hastaneye getirilir. Lauren hastanede yatarken ruhu özgürce dolaşmaya başlar. Lauren'in ruhunun en önce gittiği yer yıllarca oturmuş olduğu, ama bitkisel yaşama girdikten sonra genç Amerikalı mimar Arthur'a kiralanmış olan apartman dairesidir...Hikayenin devamı kitabın sayfalarında...

Marc Levy'den hoşça vakit geçirebileceğiniz bir roman. Can yayınlarından...

SEN BANA MEVSİMLERDEN SÖZ ET

Arjantin Pampalarından Yunanistan'ın Akdeniz güneşinde kavrulan topraklarına uzanan, dünya kadar yaşlı bir saplantının öyküsü: bir kadını arayan erkeğin hikayesi. tek farkla; Ricardo Vacarezza, Sara'yı üç bin yıl önce tanıdığını söylüyor...
"-Yoksa bana geleceği görmek mümkün mü demeye çalışıyordun?
- Geleceği ve geçmişi.
- Geçmişimizi hepimiz biliyoruz. Bunda ilginç olan ne?
- Benim sözümü ettiğim geçmiş, geçmişten ve diğer bütün geçmişlerden önceki geçmiş. Yoksa insanın tek bir hayat yaşadığına inanacak kadar saf mısın?
Doğuyorsun, ölüyorsun, hepsi bu mu? Hayır, doğarsın, ölürsün, doğarsın, ölürsün...Sonsuza dek."

Gilbert Sinoué'den...

KUTSAL YALANLAR

Joanna Harris'den bir kitap daha 'KUTSAL YALANLAR'

Onyedinci yy. Fransası'nda tam bir kaos yaşanmaktadır. Cadı avı, suikastlar ve dinsel tutuculuk çılgınlık sınırındadır. Tüm bu karmaşa içinde bir tiyatrocu ve ip cambazı olan Juliette, kendi yaşam savaşını vermektedir.

Yaşadığı zorluklardan kurtulup yeni bir hayat kurmak isteyen Juliette, kurtuluşu Azize Marie de la Mer Manastırına sığınmakta bulur.

Adını Rahibe Auguste olarak değiştiren genç kadın, kendi ve küçük kızı Fleur'a yeni bir hayat kurar. Artık her şeyin daha farklı olacağına inanmaktadır.

'Böyle başlıyor : Oyuncularla, LeMerle'le ve uğursuz kuşla. Annem her zaman şans tıpkı gelgit gibi gelir ve gider derdi. Belki de kaderlerimizin yeni bir yön almasının zamanı gelmişti yanlızca. Bazı kafirlerin iddia ettikleri gibi dünya dönüyor ve daha önce aydınlık olan yerlerde tüyler ürpertici gölgeler oluşuyor. Oyuncular sahnede sıçrayarak şarkılar söylerken, kıpkırmızı boyalı ağızlarıyla alev püskürtürken, maskelerinin arkasında sırıtarak dönüp dururken, tef ve flütten yükselen namelere uyarak altın renkli tozların içinde dans ederken, gölgenin iyice yaklaştığını, kanatlarını rengarenk kostümlerin, uzun uzun tınlayan tefin, çığlıklar atan maymunun, maskelerin ve Isabelle ile Scaramouche'un üzerine örttüğünü hissedebiliyorum.'

Altın Kitaplardan...

BÖĞÜRTLEN ŞARABI

'Çikolata' nın yazarı Joanna Harris'in Böğürtlen Şarabı'nı tatmak isterseniz mutlaka okuyun...

Jay Makintosh'un çocukluk anıları belleğinden silinmemiştir. O unutulmaz büyüleyici günlere dönebilmenin özlemini çekmektedir. Çoktan kayıplara karışmış bir dostun vermiş olduğu bir şişe şarap Jay'e eski günlerin ve başka bir dünyanın kapısını açar.

'Şarap konuşur. Bunu bilmeyen yok. Etrafınıza şöyle bir bakın. Sokak köşesindeki kahine; düğün şölenine davetsiz gelen konuğa; kutsal soytarıya sorun. Konuşur. Vantrilok gibi sesini duyurur. Bir milyon sesi vardır. Dili çözer, açıklamak niyetinde olmadığınız, hatta belki bilmediğiniz sırları dışarı sızdırır. Bağırır, atıp tutar, fısıldar. Büyük şeylerden, müthiş planlardan, trajik aşklardan ve korkunç ihanetlerden söz eder. Kendi kendine yavaşça kıkırdar. Haykıra haykıra güler. Kendi yansımasının karşısında ağlar. Çoktan tarih olmuş yazları ve unutulmaları yeğlenen anıları geri getirir. Her şişe başka zamanlardan, başka yerlerden bir nefestir' diyerek devam ediyor...

Altın Kitaplar'dan Meral Gaspıralı'nın çok güzel çevirisiyle...Sağlığınıza :)

İKİ HASTALIĞIM VAR BENİM

İki hastalığım var benim.
Biri yoksulluk, biri aşk
Yoksulluğa katlanırım ama
Dayanamam aşk ateşine

Biliyorum yoksul olduğumu;
Ne adımı hatırlatın bana,
Ne hangi gün olduğunu.
Bir yere götürmez bizi bütün bu acılar.
Sen hamsileri yıka
Ben şarap koyayım.
Çıplak ve sarhoş
Biz zenginiz yatakta


(Antik Çağda Anadolu Şiiri Antolojisi ' adlı kitaptan alınmıştır. Derleyen Alova)