ARZU MEYHANESİ

Sorma bana meyhaneci nereden geldiğimi
Sorma doldur kadehimi
Gelen fakir yabancı
Methini duydumda geldim arzu meyhanesinin
Lezzeti başkaymış burada içkinin
İçmeğe geldim

Her masası neşeli kendi aleminde yaşlısıyla genciyle
Bazen değişik yaşanır kendine has gecesiyle
Binbir ahenk bulunur tefinde zilinde çingenenin
Ver ahbap ver bir duble daha ver içmeğe geldim.

Ali Haydar Ertan

YİRMİLER KIZI

Sıkıcı bir cenaze, kayıp bir kolye, sürtük bir ruh :)

Yirmilerinde bir kız ve Yirmiler'den kalma başka güzel bir kızın güzel ve komik hikayesi. Yeni bir kahkaha makinesi.

Lara hep uçuk bir kızdı. Lara'nın büyük teyzesi Sadie ise sürekli çarliston dansı yapan yirmilerde yaşamış bir çılgın. Bir gün Lara'ya musallat oluyor ve macera başlıyor. Sadie'nin ruhunun huzura kavuşmasının tek yolu biricik ve kayıp kolyesinin bulunması.

Acaba Sadie'nin hayaleti, Lara'nın dertlerine deva olabilir mi ve farklı çağlardan iki kız süper bir ikili eder mi?

Sophie Kinsella'dan hepimizin içindeki Sadie'yi ortaya çıkaran bir roman...Artemis yayınları

KEŞKE GERÇEK OLSA

İşten eve yorgun döndüğünüz bir gün banyo dolabınızın içinde bir kadın bulsanız ne yaparsınız? Hele bu kadını sizden başka kimse görüp sesini duyamıyorsa? Genç ve güzel bir doktor olan Lauren bir trafik kazası sonucu bitk,sel yaşama girer ve çalıştığı hastaneye getirilir. Lauren hastanede yatarken ruhu özgürce dolaşmaya başlar. Lauren'in ruhunun en önce gittiği yer yıllarca oturmuş olduğu, ama bitkisel yaşama girdikten sonra genç Amerikalı mimar Arthur'a kiralanmış olan apartman dairesidir...Hikayenin devamı kitabın sayfalarında...

Marc Levy'den hoşça vakit geçirebileceğiniz bir roman. Can yayınlarından...

SEN BANA MEVSİMLERDEN SÖZ ET

Arjantin Pampalarından Yunanistan'ın Akdeniz güneşinde kavrulan topraklarına uzanan, dünya kadar yaşlı bir saplantının öyküsü: bir kadını arayan erkeğin hikayesi. tek farkla; Ricardo Vacarezza, Sara'yı üç bin yıl önce tanıdığını söylüyor...
"-Yoksa bana geleceği görmek mümkün mü demeye çalışıyordun?
- Geleceği ve geçmişi.
- Geçmişimizi hepimiz biliyoruz. Bunda ilginç olan ne?
- Benim sözümü ettiğim geçmiş, geçmişten ve diğer bütün geçmişlerden önceki geçmiş. Yoksa insanın tek bir hayat yaşadığına inanacak kadar saf mısın?
Doğuyorsun, ölüyorsun, hepsi bu mu? Hayır, doğarsın, ölürsün, doğarsın, ölürsün...Sonsuza dek."

Gilbert Sinoué'den...

KUTSAL YALANLAR

Joanna Harris'den bir kitap daha 'KUTSAL YALANLAR'

Onyedinci yy. Fransası'nda tam bir kaos yaşanmaktadır. Cadı avı, suikastlar ve dinsel tutuculuk çılgınlık sınırındadır. Tüm bu karmaşa içinde bir tiyatrocu ve ip cambazı olan Juliette, kendi yaşam savaşını vermektedir.

Yaşadığı zorluklardan kurtulup yeni bir hayat kurmak isteyen Juliette, kurtuluşu Azize Marie de la Mer Manastırına sığınmakta bulur.

Adını Rahibe Auguste olarak değiştiren genç kadın, kendi ve küçük kızı Fleur'a yeni bir hayat kurar. Artık her şeyin daha farklı olacağına inanmaktadır.

'Böyle başlıyor : Oyuncularla, LeMerle'le ve uğursuz kuşla. Annem her zaman şans tıpkı gelgit gibi gelir ve gider derdi. Belki de kaderlerimizin yeni bir yön almasının zamanı gelmişti yanlızca. Bazı kafirlerin iddia ettikleri gibi dünya dönüyor ve daha önce aydınlık olan yerlerde tüyler ürpertici gölgeler oluşuyor. Oyuncular sahnede sıçrayarak şarkılar söylerken, kıpkırmızı boyalı ağızlarıyla alev püskürtürken, maskelerinin arkasında sırıtarak dönüp dururken, tef ve flütten yükselen namelere uyarak altın renkli tozların içinde dans ederken, gölgenin iyice yaklaştığını, kanatlarını rengarenk kostümlerin, uzun uzun tınlayan tefin, çığlıklar atan maymunun, maskelerin ve Isabelle ile Scaramouche'un üzerine örttüğünü hissedebiliyorum.'

Altın Kitaplardan...

BÖĞÜRTLEN ŞARABI

'Çikolata' nın yazarı Joanna Harris'in Böğürtlen Şarabı'nı tatmak isterseniz mutlaka okuyun...

Jay Makintosh'un çocukluk anıları belleğinden silinmemiştir. O unutulmaz büyüleyici günlere dönebilmenin özlemini çekmektedir. Çoktan kayıplara karışmış bir dostun vermiş olduğu bir şişe şarap Jay'e eski günlerin ve başka bir dünyanın kapısını açar.

'Şarap konuşur. Bunu bilmeyen yok. Etrafınıza şöyle bir bakın. Sokak köşesindeki kahine; düğün şölenine davetsiz gelen konuğa; kutsal soytarıya sorun. Konuşur. Vantrilok gibi sesini duyurur. Bir milyon sesi vardır. Dili çözer, açıklamak niyetinde olmadığınız, hatta belki bilmediğiniz sırları dışarı sızdırır. Bağırır, atıp tutar, fısıldar. Büyük şeylerden, müthiş planlardan, trajik aşklardan ve korkunç ihanetlerden söz eder. Kendi kendine yavaşça kıkırdar. Haykıra haykıra güler. Kendi yansımasının karşısında ağlar. Çoktan tarih olmuş yazları ve unutulmaları yeğlenen anıları geri getirir. Her şişe başka zamanlardan, başka yerlerden bir nefestir' diyerek devam ediyor...

Altın Kitaplar'dan Meral Gaspıralı'nın çok güzel çevirisiyle...Sağlığınıza :)

İKİ HASTALIĞIM VAR BENİM

İki hastalığım var benim.
Biri yoksulluk, biri aşk
Yoksulluğa katlanırım ama
Dayanamam aşk ateşine

Biliyorum yoksul olduğumu;
Ne adımı hatırlatın bana,
Ne hangi gün olduğunu.
Bir yere götürmez bizi bütün bu acılar.
Sen hamsileri yıka
Ben şarap koyayım.
Çıplak ve sarhoş
Biz zenginiz yatakta


(Antik Çağda Anadolu Şiiri Antolojisi ' adlı kitaptan alınmıştır. Derleyen Alova)

MAYA

Seninle gül gibi yaşarız
Geçinip gideriz diye düşünüyorum
Sen benim yaralarımı temizlersin ben oltaları,
Perşembe pazarından aynalar alırız
Renkli gösteren
Gemilere bakarız.
Sen süvariye aşık olursun, ben karısına.
Tekneye atlar Lisbon boğazına gideriz.
Oltaları sallandırır yeni aşklar bekleriz.
En fazla iki şarkı ezberleriz.
Gelene gidene söyleriz.
Kaptan karısına döner.
Oltamızı toplar bir yan şehre döneriz.

Salih Ecer
('Beni Yutkunmaya Sevk Eden Bir Erkeklik Hali Sezdim' adlı kitabından) 

VEFA TOROSLU'DAN DENİZ FENERLERİNİN HİKAYESİ



Karanlığın sessiz tanıkları, denizcilerin kader arkadaşları... Vefa Toroslu, Türkiye’nin dört bir yanını gezip deniz fenerlerini fotoğrafladı. Önce bir sergi açtı, sonra çektiklerini kitaplaştırdı. “Deniz Fenerleri” sadece taş yapıların tarihlerini değil, aynı zamanda yıllardır içinde barındırdığı insan hikayelerini etkileyici bir dille anlatmayı başarıyor.

Denizcileri, gemicileri ve deniz meraklılarını bilgilendirici birçok bilginin bulunduğu “Deniz Fenerleri” kitabı bir kılavuz niteliğinde. Dört kısıma ayrılmış olan kitabın ilk bölümü “Genel Olarak Deniz Fenerleri”... Burada fenerlerin sınıflandırılmasından karakteristiklerine kadar birçok konuda bilgi veriyor.

Kitabın ikinci bölümü ise dünyadaki deniz fenerlerine bir bakış atar nitelikte. Tabii ki bu bölümde tanıtılan ilk fener İskenderiye. “Kesin olarak varlığı bilinen ilk deniz feneri dünyanın antik çağdaki yedi harikasından biri olan İskenderiye Feneri’dir. Fener, Mısır’da İskenderiye Limanı’nın Pharos Adası üzerine yapılmıştır. Romalılar Mısır’ı ele geçirdikten sonra burada Batlamyus olarak anılan bir devlet kurmuşlardır.”

“Deniz Fenerleri” adlı kitapta İskenderiye dışında, İtalya’dan, İngiltere’den, Fransa’dan, Amerika’dan Almanya’dan birçok fener de anlatılıyor.

Toroslu kitabında ağırlıklı olarak Türkiye’de bulunan günümüz fenerlerine ve tarihi fenerlere yer vermiş. Osmanlı döneminde ilk inşa edilen fener Fenerbahçe’den anlatmaya başlayan Toroslu, o zamanlarda 12 bölgede toplanan fenerleri detaylandırmış. Daha sonrasında ise Cumhuriyet döneminde inşa edilen fenerler anlatılıyor kitapta.

“Deniz Fenerleri”nde en çok sayfa Tarihi Deniz Fenerleri bölümüne ayrılmış. Vefa Toroslu’nun gezip, fotoğraflandırdığı fenerlerin hepsinin tarihçesi de kitapta bulunuyor. Kerpe’den Şile’ye, Hopa’dan Çanakkale’ye, İzmir’den Aydın’a kadar tüm fenerler, tüm ihtişamlarıyla kitapta karşınıza çıkıyor.

Kaynak: Vatan

CARLOS RUIZ ZAFON MELEĞİN OYUNU





İSPANYA’DA DON QUIXOTE’TAN SONRA EN ÇOK SATAN RÜZGÂRIN GÖLGESİ YAZARINDAN,
ULUSLARARASI BESTSELLER LİSTELERİNDE 1 NUMARA OLAN YENİ BİR KİTAP DAHA…
Barselona’da berbat bir pansiyonda yaşamakta olan genç David Martín, gecelerini, yaşadığı kentin yeraltı dünyası hakkında öyküler yazarak geçirmektedir. Takma bir isimle yazdığı polisiye romanlar ve öykülerle hayatını kazanan David’in günün birinde, önünden geçmekte olduğu eski bir ev, nedenini bilmediği bir içgüdüyle ilgisini çeker ve David kısa bir süre sonra bu eve yerleşir. David’in kilitli bir odada bulduğu fotoğraflar ve mektuplar evin bir önceki sahibinin esrarengiz ölümüne ışık tutmaktadır. Genç yazarın içinde yaşadığı evin gizemlerle dolu öyküsü zaman içinde etkili bir zehir gibi kemiklerine kadar işler. Genç yazar bir gün, Andreas Corelli adındaki esrarengiz bir yayıncıdan bir mektup alır. Adam, ona müthiş bir teklif yapmaktadır. Ondan, o güne dek benzeri olmayan, kalpleri ve akılları yerinden hoplatacak güçlü bir roman yazmasını ister. David çalışmaya başladığı zaman, romanı ile yaşadığı evi saran gölgeler arasında bir bağ olduğunu fark eder...

ELİM SENDE...

Bu belge ile resmi olarak yetişkinlikten istifa ettiğimi bildiririm.

Tekrar 8 yaşın tüm sorumluluklarını kabul etmeye hazırım.

Yağmur sonrası çamurlu sularda tahta parçası yüzdürmek, kayalarda yürümek istiyorum.

Çikolatanın paradan daha iyi olduğunu çünkü daha tatlı ve yenilebilir olduğunu düşünmek istiyorum. Sıcak bir yaz gününde bir meşe ağacının gölgesinde oturup arkadaşlarımla limonata satmak istiyorum. Hayatın daha basit olduğu zamana dönmek istiyorum. Bütün bildiğin renkler, çarpım tablosu ve ninniler ama bu kadar az bilmek beni rahatsız etmiyor. çünkü ne bilmediğini bilmiyorsun ve umurunda da değil.

Bildiğin tek şey mutlu olmak çünkü seni üzecek veya kızdıracak şeylerden tamamen bihabersin. Dünyanın adil olduğunu, herkesi iyi ve dürüst olduğunu düşünmek istiyorum. Herşeye mümkün olduğunca inanmak istiyorum. Yaşamın karmaşıklığını unutup, yeniden küçük şeylerden fazlasıyla heyecanlanmak, zevk almak istiyorum. Tekrar basit yaşamak istiyorum.

Günümün bilgisayar arızaları, kağıt yığınları, üzücü haberler, bankada para olmadan, ay sonunu getirme kaygıları, doktor faturaları, dedikodu, hastalık ve sevdiklerin kaybedilmesinden ibaret olmasını istemiyorum.

Aşkın varlığını (daha doğrusu yalan olduğunu) bilmek dahi istemiyorum.

Gülümseme, kuçaklaşma, tatlı bir söz, doğruluk, adalet, barış, rüyalar, hayaller ve kardan adam yapmanın gücüne inanmak istiyorum.

İşte, çek defterim ve arabamın anahtarları, kredi kartlarımın ekstreleri, gelir belgelerim…
Resmi olarak yetişkinlikten istifa ediyorum.

Eğer bu konuda benimle daha fazla konuşmak istiyorsanız, önce beni yakalaman lazım çünküüüü;

Ebeeee, elim sendeeeeee!