SEN BANA MEVSİMLERDEN SÖZ ET

Arjantin Pampalarından Yunanistan'ın Akdeniz güneşinde kavrulan topraklarına uzanan, dünya kadar yaşlı bir saplantının öyküsü: bir kadını arayan erkeğin hikayesi. tek farkla; Ricardo Vacarezza, Sara'yı üç bin yıl önce tanıdığını söylüyor...
"-Yoksa bana geleceği görmek mümkün mü demeye çalışıyordun?
- Geleceği ve geçmişi.
- Geçmişimizi hepimiz biliyoruz. Bunda ilginç olan ne?
- Benim sözümü ettiğim geçmiş, geçmişten ve diğer bütün geçmişlerden önceki geçmiş. Yoksa insanın tek bir hayat yaşadığına inanacak kadar saf mısın?
Doğuyorsun, ölüyorsun, hepsi bu mu? Hayır, doğarsın, ölürsün, doğarsın, ölürsün...Sonsuza dek."

Gilbert Sinoué'den...

KUTSAL YALANLAR

Joanna Harris'den bir kitap daha 'KUTSAL YALANLAR'

Onyedinci yy. Fransası'nda tam bir kaos yaşanmaktadır. Cadı avı, suikastlar ve dinsel tutuculuk çılgınlık sınırındadır. Tüm bu karmaşa içinde bir tiyatrocu ve ip cambazı olan Juliette, kendi yaşam savaşını vermektedir.

Yaşadığı zorluklardan kurtulup yeni bir hayat kurmak isteyen Juliette, kurtuluşu Azize Marie de la Mer Manastırına sığınmakta bulur.

Adını Rahibe Auguste olarak değiştiren genç kadın, kendi ve küçük kızı Fleur'a yeni bir hayat kurar. Artık her şeyin daha farklı olacağına inanmaktadır.

'Böyle başlıyor : Oyuncularla, LeMerle'le ve uğursuz kuşla. Annem her zaman şans tıpkı gelgit gibi gelir ve gider derdi. Belki de kaderlerimizin yeni bir yön almasının zamanı gelmişti yanlızca. Bazı kafirlerin iddia ettikleri gibi dünya dönüyor ve daha önce aydınlık olan yerlerde tüyler ürpertici gölgeler oluşuyor. Oyuncular sahnede sıçrayarak şarkılar söylerken, kıpkırmızı boyalı ağızlarıyla alev püskürtürken, maskelerinin arkasında sırıtarak dönüp dururken, tef ve flütten yükselen namelere uyarak altın renkli tozların içinde dans ederken, gölgenin iyice yaklaştığını, kanatlarını rengarenk kostümlerin, uzun uzun tınlayan tefin, çığlıklar atan maymunun, maskelerin ve Isabelle ile Scaramouche'un üzerine örttüğünü hissedebiliyorum.'

Altın Kitaplardan...

BÖĞÜRTLEN ŞARABI

'Çikolata' nın yazarı Joanna Harris'in Böğürtlen Şarabı'nı tatmak isterseniz mutlaka okuyun...

Jay Makintosh'un çocukluk anıları belleğinden silinmemiştir. O unutulmaz büyüleyici günlere dönebilmenin özlemini çekmektedir. Çoktan kayıplara karışmış bir dostun vermiş olduğu bir şişe şarap Jay'e eski günlerin ve başka bir dünyanın kapısını açar.

'Şarap konuşur. Bunu bilmeyen yok. Etrafınıza şöyle bir bakın. Sokak köşesindeki kahine; düğün şölenine davetsiz gelen konuğa; kutsal soytarıya sorun. Konuşur. Vantrilok gibi sesini duyurur. Bir milyon sesi vardır. Dili çözer, açıklamak niyetinde olmadığınız, hatta belki bilmediğiniz sırları dışarı sızdırır. Bağırır, atıp tutar, fısıldar. Büyük şeylerden, müthiş planlardan, trajik aşklardan ve korkunç ihanetlerden söz eder. Kendi kendine yavaşça kıkırdar. Haykıra haykıra güler. Kendi yansımasının karşısında ağlar. Çoktan tarih olmuş yazları ve unutulmaları yeğlenen anıları geri getirir. Her şişe başka zamanlardan, başka yerlerden bir nefestir' diyerek devam ediyor...

Altın Kitaplar'dan Meral Gaspıralı'nın çok güzel çevirisiyle...Sağlığınıza :)

İKİ HASTALIĞIM VAR BENİM

İki hastalığım var benim.
Biri yoksulluk, biri aşk
Yoksulluğa katlanırım ama
Dayanamam aşk ateşine

Biliyorum yoksul olduğumu;
Ne adımı hatırlatın bana,
Ne hangi gün olduğunu.
Bir yere götürmez bizi bütün bu acılar.
Sen hamsileri yıka
Ben şarap koyayım.
Çıplak ve sarhoş
Biz zenginiz yatakta


(Antik Çağda Anadolu Şiiri Antolojisi ' adlı kitaptan alınmıştır. Derleyen Alova)

MAYA

Seninle gül gibi yaşarız
Geçinip gideriz diye düşünüyorum
Sen benim yaralarımı temizlersin ben oltaları,
Perşembe pazarından aynalar alırız
Renkli gösteren
Gemilere bakarız.
Sen süvariye aşık olursun, ben karısına.
Tekneye atlar Lisbon boğazına gideriz.
Oltaları sallandırır yeni aşklar bekleriz.
En fazla iki şarkı ezberleriz.
Gelene gidene söyleriz.
Kaptan karısına döner.
Oltamızı toplar bir yan şehre döneriz.

Salih Ecer
('Beni Yutkunmaya Sevk Eden Bir Erkeklik Hali Sezdim' adlı kitabından)