LOVE IS IN THE AIR...





Çalıyordu Café Rea'nın kapısından içeri girerken. Huzuru içime çektim...

Kış güneşinin altında bahar havasının hakim olduğu Kadıköy'ün dar sokaklarının sunduğu sürprizlerden biri daha. İster okuyun, ister yazın kendinizle baş başa kalabiliyorsunuz burada. Dekorasyonuna bayıldığım, yolum düştüğünde bir kahve için uğradığım ve nedense Paris'in ara sokaklarındaki ufak kafelerin havasını bulduğum içimi sımsıcak ısıtan bir mekan. (Bu arada Paris'in ufak kafeleri dedim ama karşılaştırma yaptığımda şunu da yazmadan geçemeyeceğim biz bu işi birçok Avrupa ülkesinden daha iyi kıvırmaya başladık galiba.)

İşte öyle bir yer orası...

Önümde çantamdan asla ayırmadığım not defterim ve kalemim...Elimde Stefan Zweig'in yeni okumaya başladığım Karmaşık Duygular kitabı, burnumda mis gibi filtre kahve kokusu...Tam çaprazındaki Ayia Triada Kilisesi... Ortama ayrı bir büyü katıyor. Tam keyifle oturup öykü yazılacak mekan... Bu kez tembellik edip yazmadım. Okumayı tercih ettim. Belki gelecek sefere bir şeyler karalarım not defterime...Başlığını da Çilekli Cheese Cake koyarım.



Tam çıkarken don't worry be happy çalmaya başladı...

Evet dedim...Tabii...Ara sıra öyle olmak lazım..

Don't worry be happy...

Herkese iyi haftalar....

Ben Roman Kahramanları ve 14 Şubat Dünyanın Öyküsü'nü almaya gidiyorum...Bakalım neler varmış bu sayılarında...Okumadan olmaz dimi ? Olmaz...

Bendeniz...Kitap Kurdu...






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder