'Bir Hikayem Var' diyerek başladık blogumuza. Hepimizin ve herşeyin bir hikayesi var yaşadığımız şu dünyada. Ufacık bir çakıl taşından, ulu çınar ağacına, minicik bir bebekten, yaşlı tonton ihtiyarlara, sevimli bir köpek yavrusundan, denizyıldızına kadar. Bu hikayeler yaşamdan çıkıyor, bizlerin yaşamından. Okuduklarımızı, gördüklerimizi, duyduklarımızı, yaşadıklarımızı kısacası hikayelerimizi paylaşmak dileğiyle...
İYİMSERLİĞİN SIVI HALİ...
Bahar geldi artık...Her ne kadar kışı sevsem de sabahları ılık güneşli bir havaya uyanmak güzel oluyor...Özlemişim.
Dışarıda mis gibi bahar havası hüküm sürerken ben aralık ayının soğuk bir gününde Barcelona'nın sokaklarını arşınlıyorum. Derken Sempre & Oğullarının vitrinine bakmak için bir an duraklıyorum. Hani şu insanların yaşamları boyunca kendilerini bekleyen kayıp kitabı sormak için içeri girdikleri kitabevinin önünde. İçeri giriyorum.
Birden birilerinin mırıldandığını duyuyorum "İşte o gün bugündür. Bugün şansımız dönecek." diyor iyimserliğin sıvı hali olan ilk kahvesini içerken...
Bu kitap, içindeki kitapçı dükkanı ve günün ilk kahvesi...Daniel, Martin, Fermin, Bea, Isabella... Bunların hepsi aynı çetenin üyesi...Çete başları da Carlos Ruiz Zafon...Beni baştan çıkartmak için kafa kafaya vermişler...Güzel çevirisi ise kitabı ruhundan hiçbir şey kaybettirmeden dilimize çeviren Füsun Doruker ise onlarla işbirliği halinde...
Rüzgarın Gölgesi, Meleğin Oyunu şimdi de Cennet Mahkumu...Araya bir de gençlik kitabını sıkıştırmıştım Sisler Prensi...
Carlos Ruiz Zafon, okumaktan her zaman zevk aldığım bir yazar...İyimserliğin sıvı hali eşliğinde...
Güzel bir kitap okumak isteyenlere tavsiye ederim...Cennet Mahkumu...
Kitaplar eşliğinde mutlu, güneşli günler diliyorum...
Kalın sağlıcakla,,,
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder