YARATICI YAZARLIK ÜZERİNE...

Sabit Fikir'den yaratıcı yazarlık üzerine bir paylaşım;



Yazıyazanlar: Yaratıcı yazarlık nedir ve ne değildir?


Yazarlık cazip bir mertebe, tamam. Ama yazarlık öğrenilebilir mi? Bu, yaratıcı yazarlık kurslarının ABD'de 1950'li yıllardaki ilk çıkışından beri sorulan bir soru; emin olun yeni değil (en azından dünyanın geri kalanı için.)
Umberto Eco, yazarların kendileri için yalnızca, ne alacaklarını hatırlamalarına yardım eden; işi bitince de atılan alışveriş listelerini yazdıklarını söyler. Haksız mı? Üstelik internet denilen bu gayya kuyusunda artık yalnızca yazarlar değil hepimiz birileri okusun diye yazıyoruz. Peki ama neden yazıyoruz? Belki bu dünya bizi kalabalıklaştırdığı kadar yalnızlaştırdığından. Belki, herkesin yazabileceğini fark ettiğimizden. Belki gözümüze gözümüze sokulan çoksatarlar yoluyla hem ünlü hem zengin olunabileceğini keşfettiğimizden. Ya da sadece basılı bir şeylere sahip olma fikrinden. Belki biri, ya da hiçbiri. Ama kesin olan bir şey varsa, o da yazmaya dair artan ilgi. Bu durumun izlerini, özellikle son on yılda hızla artan yaratıcı yazarlık furyasından da görmek mümkün.

Yazarlık cazip bir mertebe tamam. Ama yazarlık öğrenilebilir mi? Bu, yaratıcı yazarlık kurslarının ABD'de 1950’li yıllardaki ilk çıkışından beri sorulan bir soru; emin olun yeni değil (en azından dünyanın geri kalanı için). Kurt Vonnegut, kendisine bu soruyu yönelten Times muhabirine şu cevabı verir: “Dinle, yaratıcı yazarlık kursları açılmadan çok önce yaratıcı yazarlık öğretmenleri vardı, isimleri o zaman da şimdi de aynı, onlara editör denir.”
  
İşte o zaman da, şimdi de kendine iyi bir editör bulacak kadar şanslı olmayanlar çözümü kurslarda ve kitaplarda arıyor. Ve doğal sürecinde, bu durumdan yeni bir sektör doğuveriyor. ABD'de yıllardır var, İngiltere’yse biraz daha zor ikna olmuş. Dünyanın Çin’den İsrail’e kadar birçok ülkesinde, ders olarak okutulur hale geldi bile. Bu ülkelerde üniversiteler öncülüğünde dersler verilirken, Türkiye’de yalnızca bazı bölümlerde ders olarak gösteriliyor. Lisans ya da yüksek lisans düzeyinde bu tarz bir eğitim henüz verilmiyor. Bu yüzden bazısı yine üniversite bünyesinde olan kurslar şimdilik başı çekiyor.
  
Kurslar mucize yaratmaz
 Dersler kitapları olan yazar ve eleştirmenler tarafından veriliyor. Ama asıl soru hâlâ geçerli: 'Yazarlık öğretilebilir mi?' O zaman öncelikle bir konuya açıklık getirelim. O kurslara birer 'mucize' kurs verenlere de 'büyücü' gözüyle bakıyorsanız veyahut özgeçmişinizde afili görünecek bir sertifika sahibi olmaksa derdiniz, şimdiden vazgeçin derim. Neil Gaiman yazar olmak için kurs sertifikasının (ki aslında soru ilgili okuldan mezun olmak üzerine) gerekli olup olmadığını soran bir okuyucusuna şöyle yanıt verir: “Gönderdiğiniz metni okuyan bir editör birinci sayfadan ikinciye geçemeyecek kadar sıkıldıysa nereden mezun olduğunuza bakmaz”.

 Yazının devamını okumak için linki tıklayınız...

4 ARALIK DÜNYA MADENCİLER GÜNÜ










"Kendi inşa ettiğimiz hapishanelerde yaşıyoruz; 
-adına ev, aile, akrabalar, töreler diyerek... 
Sonra bu duvarların arasında boğulup, çıldırıyor, 
ama yıkılmasın diye de uğruna hayatımızı siper ediyoruz."

-Buket Uzuner / Kumral Ada Mavi Tuna



DOMINIQUE APPIA VE RÜYALAR...

Yine bir sürrealist ressam...Dominique Appia...1962 İsviçre doğumlu Appia'nın eserlerinde manzaralar, şehirler, bilinen unsurlar rüyalarla iç içe işlenmiş. Kimi tablosunda tren istasyonuna dönüşen bir katedral görüyorsunuz, kiminde oda kapısından üstünüze doğru gelen bir gemi, kiminde ise Paris Metro'sundan taşan Akdeniz...Hepsi birbirinden güzel...

İşte benim en sevdiğim ve en meşhur tablolarından biri...Entre les trous de la memoires..."Hafızanın boşluklarında"



Dominue Appia'nın galerisinde ufak bir gezinti için aşağıdaki linki tıklayabilirsiniz...İyi rüyalar :) 

http://www.appia-d.ch/index2.htm 

VAZGEÇEMEDİKLERİM

Gezmelerim, tozmalarım, hayvanlarım, filmlerim, cd lerim, yağmurum, kar'ım, şemsiyem, mumlarım, illaki kitaplarım ve Tibet bayraklarım, her zaman kahvem bazen şarabım, kalemim ve kağıtlarım, baykuşlarım, tablolarım ve ve ve küçük mutluluklarım :)























Yaşamla yaka paça olamam, güreş tutamam.
Sizler, gerçekte yaşadığınızı zannediyorsunuz.
Elinizde hangi sağlam kanıt ve mantık var?
Ben artık ne bağışlamak, ne de bağışlanmak,
ne sola ne de sağa gitmek istiyorum.
Gözlerimi geleceğe kapayıp, geçmişi unutmak istiyorum.

-Sâdık Hidâyet/ Diri Gömülen





boş ver be yaşı başı!
gönlün ne kadar şık sen ondan haber ver?
şöyle atıp koyu grileri-siyahları sabahtan,
sarı bir kaşkol atabiliyor musun boynuna, ondan haber ver?
koyma bir kenara yüreğini; aç kapılarını
gelene geçene yol verme girsin diye içeri ama
gömme başını toprağa bir çift güzel göz uğruna
bilirim yine yeşerecek bir çiçek bulursun bir dalda
ama aklını kaybedecek kadar bir aşk varsa avuçlarında
bırak aksın yollarına
yağ geç, yık geç
kimse inanmazsa inanmasın
sen inan yüreğine
hem ona geçmezse kime geçer sözün?
büyü! büyü!
bak! ellerin ayakların kocaman,
aklında maşallah yerinde,
e ne diye tutarsın yüreğini uçmasın diye?
akıllı ol, yüreğin gelir peşinden
boş ver yaşı başı ,
aşk var mı aşk ,ondan haber ver ?
Takılmışın yüzündeki ,gözündeki çizgilere
o çizgilerin yüreğine neler kazıdığını düşün,
atmak mı istiyorsun kendini dereye soğuk bir kış günü .
öl gitsin..
parayı pulu savurup ,
bir balıkçı köyünde balık mı tutmak istediğin ,
Savrul gitsin..
boş ver be yaşı başı,
kim tutar seni kim ,
Kendi yüreğinden başka ?
Aklını al da öyle git..
ister bir duvara,ister bir odaya,kıra ,bayıra vurda git.
Dert etme ellerini ,onlarda gelir seninle birlikte bırakmadıkça birine.
O biride gelir ,gerçekten istediğin oysa ,
seveceksen ve öleceksen uğruna ...
yaşa be yaşa da öyle git ,gireceksen toprağa

yaş 70 e gelse bile ,hayat daha bitmemiş ,
sen mi biteceksin ?
çekeceksen bile bayrağı ,
yaşadım ulan dibine kadar diyemeyecek misin ?

Can YÜCEL

SABİT FİKİR'DEN... DORIS LESSING YAZMA DERSLERİ...

Doris Lessing'den yazmaya dair...

Geçtiğimiz günlerde hayatını kaybeden yazar Doris Lessing'in yarattığı Mara ile Dann ve Anna Wulf gibi karakterleri, Güney Afrika'da kurduğu dünyayı ya da Evlenmeyen Adamın Hikâyesi'ni sevmemek, bir edebiyat düşkünü için herhalde çok zor olurdu. Üstüne üstlük bu yazar, Nobel teşekkür metninde Zimbabve'de yokluk içinde yaşayan çocuklardan bahsederken, "Bu okulun öğrencilerinin ödüller alabileceklerini pek sanmıyorum" diyebilecek kadar adalet düşkünü bir insan, duyarlı bir yazar ise...

O halde, Lessing'in ardından baktığımız bu günlerde, bu bilge kadından yazmaya dair öğrenebileceğimiz 10 şeye göz atalım.

  1. "Yazmalısınız, her şeyden önce, kendinizi memnun etmek için. Başkaları zerre kadar umrunuzda olmamalı. Fakat yazmak bir yaşam biçimi değildir çünkü yazmanın önemli bir bölümü yaşamaktır. Öyle bir yaşamalısınız ki bundan yazı doğmalı." (A Small Personal Voice - "Küçük Kişisel Bir Ses")
  2. "En korkuncu ikincil olan, birincilmiş gibi davranmaktır. Sevgiye ihtiyacınız varken yokmuş gibi davranmak ya da daha iyisini yapabileceğinizi bildiğiniz halde işinizi sevmek." (Altın Defter)
  3. "Şüphesiz kurgu, gerçekten daha iyi iş çıkarır." (Tenimin Altında)
  4. "Yapmam gerekeni bana kitap, hikaye dikte eder. Onu nasıl anlatacağımı hikaye belirler." (2007'de Nobel Edebiyat Ödülü'nü aldıktan sonra nobelprize.org'un Yayın Yönetmenine telefonda verdiği röportajdan)
  5. "Çocuk yetiştirdiğim sırada, kendime kısa ve yoğun patlamalar halinde yazmayı öğrettim. Bir haftasonum veya bir haftam varken, inanılmaz miktarda işler yaptım. Fakat şimdi bu alışkanlıklar kökleşti. Halbuki akışkan olabilsem daha iyi yazardım. Bir şeye başlarsın. Başta her şey biraz pürüzlüdür, aksaktır ama taşların yerine otururduğu o anda mana belirir. O andan sonra akıcı oluverirsiniz. İşte, o zaman iyi yazdığıma kanaat getiririm. Her bir ifadenin üzerinde ter dökerken, iyi yazamam." (Paris Review'a verdiği bir röportajdan)
  6. "Sizden oldukça farklı birinin ağzından yazarken, kendiniz hakkında keşfettikleriniz inanılmazdır." (Paris Review'a verdiği bir röportajdan.
  7. "Bence yazarın görevi, okura soru sordurmaktır. Birinin benim kitabımı okurken, duşun edebi karşılığına maruz kaldığını, düşünmek hoşuma gidiyor. Bu şey ne bilmiyorum ama onları farklı düşünmeye sevk edecek bir şey... Bence yazarlar bunun içindir." (Paris Review'a verdiği röportajdan)
  8. "Edebiyat bir şeylerin üstesinden geliyor mu bilmem ama yola devam ediyoruz." (Southern Review'a verdiği röportajdan)
  9. "Okumanın tek bir yolu var. O da kütüphanelerden ya da kitapçılardan beğendiğiniz kitapları seçmek ve yalnızca onları okumak. Sıkıldığınız anda bırakmak, aksayan bölümleri atlamak. Asla ama asla okumaya mecbur olduğunuzu için ya da o sırada trend veya akım haline geldiği için bir şeyler okumamak. Unutmayın ki 20 ya da 30 yaşında sizi sıkan bir kitap, 40 ya da 50 yaşında size bir kapı açabilir. Veya tam tersi. Zamanı gelmemiş bir kitabı sakın okumayın." (Altın Defter için 1971'de yazdığı girişten)
  10. "Yapmanız gereken her ne ise, onu hemen şimdi yapın. Zira koşullar hiçbir zaman uygun olmayacak." (Kaynağı belli değil)

* Görsel: Scott Kennedy
* Kaynak: 11 Bits of Wisdom From Doris Lessing, Huffington Post