KAOS YA DA KİN







"Bütün çocuklar iyi hikaye anlatıcılarıdır. Ama ille de iyi hikaye anlatmaları gerekmez. Çünkü hayal güçleri henüz tornadan geçirilmemiş, sözcükleri ortak anlamlarla zincirlenmemiştir. Nasıl görüyorlarsa öyle anlatırlar ama büyüdükçe başkaları gibi görmeye başlarlar. Vahşetleri ve merhametleri de kendilerine özgüdür. Hepimiz çocukken sahip olduğumuz kişilikleri büyüyor olmaya kurban ederiz."

Jaklin Çelik - Kaos ya da Kin
Büyümenin Türkçe Tarihi

KİTAP OKUYANIN KAVGASI :)


Kitap okuyanın kavgasıda farklı oluyormuş :)))


FOTOĞRAFTA ÇIKMAK




pazarcılar gitmiş ipleri kalmış
ilkyazla birlikte – güz çekmiş saçlarından –
boşluğun ölüsü kalmış.

ben ilkyaz filan görmedim – diyor –
beyoğlu’nda, aynalı pasaj’daki
beyaz giysili düğmecileri saymazsam
bir de
şu şaşkın cumartesiyi
masa örtüsünün üstünde
su kenarlarında üşüyen kelebekler gibi
konup konup kalmıyor ya, onu
saymazsam diyor
ve diyor ki – bir şey demiyor –
ah bu çekik gözlü akşamüstleri!

(ayçiçeği yiyen çocuk
yün ören kadın
rakısını yudumlayan adam
sokağa bakan herhangi bir oda
arka bahçede
herhangi bir mermer masa)
ah bu iri gözlü akşamüstleri

ve kahverengi
(herhangi bir yarın
herhangi bir yarından sonra)
diyor ki – bir şey demiyor –
öyleyse neden sığdırıyorum bu görkemli güne
durup dururken
bir piknikteki o dayanılmaz can sıkıntısını
ve neden
kar yağınca bütün meyhaneler birbirine benzer
ve tenha semtler
ve gelmiş geçmiş bütün yolculuklar
- ve oteller oteller –
birbirine
uzun uzun düşünmeli bunları da.

bir fotoğrafta çıkmak gibi oluyor her şey
anlamadığı bu
- ve anladığı –
ben ki bir boy fotoğrafıyım – diyor –
yaşarken yaşamazken
ikisi de aynı şey
aynı
yani bir fotoğrafta çıkmak
- ah bu kımıltısız akşamüstleri! –

boşluğun ölüsünü kaldırıyorlar
kadınlar kirpikleriyle
adamlar yere bakarak
çocuklar incecik dudaklarıyla
o
‘bir fotoğrafta çıkmak’
durarak kaldırıyor boşluğu
çünkü
fotoğrafta çıkmak
çoktan ödünç almış oluyor onu.

Edip Cansever - Fotoğrafta Çıkmak

GÜNAYDIN :)





"Küçük şeylerden keyif alabilmek...
Lüks şeyler yerine zarafet aramak...
Saygı istemek yerine değerli olmak...
Zengin olmak yerine muhtaç olmamak...
Sıkı ça
lışmak, sessizce düşünmek
ve dürüst konuşmak...
Yıldızları, kuşları, kelebekleri ve bilgeleri, açık kalple dinlemek...
İşte benim senfonim..."


William Ellery



METİN ELOĞLU'NDAN BİR KAÇ DİZE



"Ense köküne vur bir odun
Yüzükoyun kapaklansın deyyus
İnsanını hor gördüğü
Somununu haraca kestiği
Bağımsızlığına diş bilediği
Şu toprağı öpsün"

Özgür Edebiyat'ın 39 sayısında okuduğum Metin Eloğlu'nun dizelerini paylaşmak istedim bugün.  Ve Vedat Günyol'un şair hakkında yazdıklarını;

"...mizah sınırlarını hınzırca aşan, çoğu kez iğneleyici, ısırıcı, yer yer saldırgan, ama yine tatlı srt bir dille, zengini yoksulu, ezeni, ezileni, kurnazı akılsızı ayırt etmeden, yanında yöresinde herkesleri eleştirerek çıkarmaya çalışır. (...) Genellikle argoya kaçan, burjuva bozuntusu 'kibar' çevreleri, eşek, hıyar, çiş gibi sözcükleri 'affedersiniz'siz kullanmayan o çıtkırıldım, yapma, ikiyüzlü, o sonradan görmeler dünyasını alaya alır. "

Doğan Hızlan ise şair için şöyle demiş;

"Şairin belli özelliklerinden biri de toplumsal yergidir. Yergi çok şiddetli ve kesindir, hakaret eder gibi toplumu eleştirir, haksızlığa, sömürüye lanet eder, bütün dengesizliklere, kötülüklere karşı yüreğini koyar ortaya."

Hadi şimdi elinizi vicdanınıza koyun ve düşünün hangimizin içinden birine veya birilerine karşı böyle sözler geçmemiştir? Hepimizin geçmiştir. Ben düşünmedim diyen yalan söyler bence. İnsanın iç sesini dışarı vuran dizeler dökülmüş Eloğlu'nun kaleminden vefatına kadar. Edebiyatı kendi deyimi ile "edeble sınırlamadan", sansürsüz, neyse olduğu gibi belki de iki yüzlülüğe kaçmadan. 

Özgür Edebiyat'ta,  Yasaklanmış Şiirler -3'de  Veysel Çolak "Metin Eloğlu :"Ayıp Sözcükler" algısına itiraz" adlı yazısında şairi ve şiirlerini anlatmış. Kitapları toplatılmış, tutuklanmış, akademiden atılmış ve aldığı cezalar nedeniyle askerliğini ancak beş yılda bitirebilmiş. Bir çok yazarın başına gelenler gelmiş onunda başına. O da mısralarına dökmüş tüm hayatını, öfkesini, protestolarını...İçimizden biri olarak bu dünyadan geçip gitmiş arkasında bir dolu eser bırakarak. Ve edebiyat dünyasının kaybolan değerleri tablosunda yerini almış arkasında hala onu hatırlayan okuyucuları bırakarak.  


GÜNÜN AYRACI :)

Günün ayracı ilan ediyorum aşağıdaki kitap ayracını. Hem sayfayı hem kalınan satırı gösteriyor. Eh başka ne istesin kitap ve okuru :)