ŞAMANLIĞIM TUTTU BU ARALAR





Duymuşsunuzdur veya okumuşsunuzdur bir kitap okudum ve hayatım değişti veya bir film seyrettim hayatım değişti diyenleri. Sizlere de oldu mu bilmiyorum ama bana hiç bir zaman olmadı. Olamadı. Ne bir kitap ne film hayatımı değiştirmedi benim. Olsa olsa okuma sürecinde sayfa sayısı kadar hayatıma renk kattı, farklı dünyalar da yaşamama ve o farklı dünyaların içinde bilmediğim şeyleri öğrenmeme bazen de araştırmama peşinden gitmeme neden oldu o kadar. Keza filmlerde aynı şekilde en fazla iki buçuk saat bazen kafa dinlememe bazen hüzünlenmeme bazen de kahkahalarla gülmeme neden oldular. Onlar da süreleri kadardı. Sonra, sonrası yine kendi yaşantımdı. Günlük rutinlerim, ara sıra onları renklendiren ufak tefek seyahatlerim, sevinçlerim, üzüntülerim, kızgınlıklarım, mutluluklarım herkes gibi hayatın bana getirdikleri ve benden götürdüklerinin bileşkesiydi yaşamım. 



Zaten bu lafa da hiç bir zaman inanmadım. Bir kitap okudum hayatım değişti. Neden inanmadığıma gelince bugün en çok satanlar listesine bakarsanız ilk sıralarda gelişim kitapları ve zayıflama kitapları yer alır. Ama etrafınıza baktığınızda kendini geliştir(e)memiş binlerce insan ve bir o kadar da kilolu insan görürsünüz. Ya bunların hiç biri o kitapları okumamıştır, (ki zayıflama kitapları için aynı şeyi söyleyemeyeceğim çünkü ben bildim bileli milletçe rejim ve spor (?) halindeyizdir:) ya da okuduğundan bir şey anlamadan halen bildiğini okumaktadır. Bir de buna Türkiye'deki kitap okuma(ma) oranını eklersek inanmamamın sebebi ortaya çıkar. 



Ne Rüzgarın Gölgesi'ndeki gibi bir kütüphane gördüm bugüne kadar ne de Yirmiler Kızı'ndaki çılgın büyükanneyle karşılaştım. Karşıma ne Sisler Prensi çıktı ne de Pamuk Prenses. Indiana Jones çıktı ama o da filmlerdeki gibi değildi:)) Şaka bir yana hayatım değişmedi ama bana çok şeyler öğrettiler. 




Buket Uzuner'in Uyumsuz Defne Kaman'ın Maceraları Su kitabını okuduktan sonra peşinden televizyonda Sibirya'da Kayıp ve Taş Meclisini seyrettikten sonra, kitabı okuyanların ve filmleri seyredenlerin hemen anlayacağı gibi fena halde şamanlığa taktım. Yazdığım gibi peşinden gitmeme sebep oldular. Tabiki bu konuda kitaplar araştırmaya başladım. Önüme bir sürü alternatif çıktı. Bir çoğu beni tatmin etmedi. Bilimsellikten uzak magazinsel yazılmış şeylerdi. 



Derken Fransız Türkolog Jean-Paul Roux'un kitabını gördüm. Türklerin Tarihi'nin yazarı. O kitabın daha önce bazı bölümlerini okumuştum. Türklerin ve Moğolların Eski Dini adlı kitabında Roux tam da istediğim gibi Şamanizm kökenlerine iniyor ve konu hakkında çok ilginç bilgiler veriyor. 




Kitap Türklerin ve Moğolların dinsel tarihi ile açılışı yapıyor Şamanizm ve Görünmezin Yönlendirilmesi, Evren ve Kozmobiyoloji, Hayatın Kaynakları, Evrende İnsan bölümleriyle devam ediyor ve Son Günlerden Sonsuzluğa Doğru ile final yapıyor. 




Şamanlardan ve Kehanetlerinden, ritüellerden, düş yorumlarından, yıldız falından, yağmur
taşından, gök ile yeryüzü arasındaki iletişimden, kutsal hayvanlardan, avlanma törenlerinden, evrensel ağaçlardan, ata hayvanlardan, ateşle arınmadan, kozmosla bütünleşmeden, ölümden, ölümden sonraki yazgıdan...Şamanizmle ilgili herşeyi anlatıyor. Bu konuyla ilgilenenlere kesinlikle okumalarını tavsiye edeceğim bir kitap Türklerin ve Moğolların Eski Dini. 




Ayrıca yine şamanizmle ilgili olarak Julian Baldick'in Hayvan ve Şaman adlı kitabı var ama Roux'un yerini tutamaz diyorum. Zaten kitabın başında Jean-Paul Roux'un eserinin adını vermeden Turki ve Moğol dini üzerine yapmış olduğu araştırmalara teşekkür ediyor ondan esintiler aldığını belirtiyor. 




İşte böyle, hayatım değişmedi ama şamanlığım tuttu bu aralar. Kim bilir belki örgülü saçlı, üzerinde rengarenk kurdeleler, metaller ve ayna sarkan giysili Umay'la karşılıklı bir iksir içerim bugünlerde:)