BEN BU ODADAN HİÇ ÇIKMAM:)



Hürriyet'te tam benlik bir haber. Londralılar yağmur odasına akın ediyormuş. Yağmur odası. Hımmm hiç te fena fikir değil. Benim gibi yağmuru kışı sevenler için ideal bir oda olsa gerek. Gerçi Londralılara pek aklım ermedi ama :) Onları da ıslanmadan yağmurda yürümek cezbetmiş anlaşılan. İşte yağmur odası...Yağmur sevenlere duyurulur :)


   İngiltere'nin başkenti Londra'daki 'Yağmur Odası' ziyaretçi akınına uğruyor.




Londralılar 'Yağmur Odası'na akın ediyor










Sanat galerisi Barbican Centre'da kurulan 'Yağmur Odası', hayatı iki sağanak arasında koşuşturmakla geçen Londralıların büyük ilgisini çekiyor.

Haberin devamını okumak için http://ush.re/jj4l tıklayınız...


Yağmur odasını seyretmek için http://ush.re/m2jk tıklayınız...

ŞEYTAN VE ŞAİR

"Bu kitabı mezarımdan yazıyor olduğum gerçeğini asla unutmam. Mezarımdan yazıyorum çünkü bu kitap basıldığında ben çoktan ölmüş olacağım. Hayattan yazmayı tercih etmeminse iyi bir sebebi var: Bu şekilde kendimi özgürce ifade edebiliyorum."


İşte böyle başlıyor Şeytan ve Şair. Her zaman gittiğim kitapçıda yeni çıkanlar bölümünün en alt rafında buldum kitabı. Birçok dergide ve gazetede köşe yazarlığı yapmış asıl ismi Gene Ayres olan John Underwood tarafından yazılmış. Şimdiye kadar altı dile çevrilmiş ve söylendiğine göre kitabı basma cesaretini ilk İtalya göstermiş. Kitabın ilk kez çevirisiyle çok satanlar listesinde yer  alması edebiyat dünyasında bir ilk niteliğini taşımaktaymış.

Orjinal adı The Shakespeare Chronicles olan kitaptaki bütün belgeler, el yazmaları, bulgular gerçek olup İngiliz Milli Arşivi ve  British Library de bulunabilirmiş. Kitap bu güne kadar açıklanmayan bir takım belgelere dayanmaktaymış. Yazar, edebiyat dünyasına damgasını vurmuş bazı yazar ve şairlerin kirli çamaşırlarını ortaya döktüğünü anlatıyor. 

Roman, Prof. Desmond Lewis'in California'da vereceği konferans için yola çıkmasıyla başlıyor. Tüm dünyayı yerinden oynatacak açıklamalar yapacağı konferansa gitmeden önce eski dostu Jack Fleming'i arıyor ve yazdığı bir kitap hakkında fikrini almak istiyor. Ancak Prof. Lewis kalacağı otele varamadan ortadan kayboluyor. Olayı araştıran polis Golden Gate köprüsünde içinde ve üzerinde adı yazılı belgelerin bulunduğu terk edilmiş kiralık bir limuzin buluyor ve olayı intihar olarak değerlendiriyor. 

Jake Fleming ise arkadaşının intihar ettiğine inanmıyor ve olayın peşine düşüyor...Ve macera başlıyor. 

Kolay okunan sürükleyici bir macera romanı. Kitap ilerledikçe neden ilk kendi dilinde değilde başka bir dilde yazıldığı ortaya çıkıyor. Hele ki yazdıkları gerçek bilgilere dayanıyorsa edebiyat dünyasını alt üst edecek bir konu yakalamış Underwood. 

Ben henüz kitabın ortasındayım. Bakalım daha neler olacak? Kimlerin sırları ortaya dökülecek?
Bu aralar macera kitabı okumak isterseniz tavsiye ederim Şeytan ve Şair'i.

Şeytan ve Şair       John Underwood     Arkadya Yayınları    Çağla Dirice çevirisi