DENİZ FENERİNDE BİR GECE

Bahar yazın habercisidir derler. Yaz denince de akla ilk gelen deniz, güneş ve tatil olur. Yavaş yavaş tatil programları yapılmaya başlanır. Herkes kışın yorgunluğunu üzerinden atmak için kendi zevkine ve bütçesine göre bir şeyler ayarlamaya çalışır. Kimi yurt içinde bir yerlere yazlığına, köyüne, tatil köyüne vs, kimi yurt dışında turlara...



Herkesin ayrı bir tatil anlayışı, kültürü vardır. Ben hiç bir zaman yıldız üstüne yıldız tatil köylerini ve otelleri sevemedim. Bana her zaman itici gelmişlerdir. Tamam müşterilerine odasından mutfaklarına her türlü konforu sunarlar, hizmette kusur etmezler bunu sonuna kadar kabul ediyorum ama bana göre değiller. Bütün gün havuz kenarında bikini şov seyretmek, animasyonlara maruz kalmak, akşamları süslenip püslenip yemekte elde tabak kuyruk beklemek, birbirine hava atan insanların arasında yapmacık hareketleri izlemek...Ben almayım. 
Benim tatil anlayışıma taban tabana zıt bu durum. Yıldız üstüne yıldız yerine bahçesinde rengarenk sardunyaları, tahta masası sandalyesi olan, ağaçlarından fenerler sarkan ufak pansiyonları ve otelleri tercih ederim. Biraz yöresel tatlar, otlar, biraz yaza yakışır zeytinyağlılar, tadımlık mezeler eşliğinde ufak bir çilingir sofrasında samimi gösterişsiz bir ortamda demlenmeyi tercih ederim. Şehrin sıkıcı düzeninden sonra yıldızlı otellerin düzenine girmek sıkıyor beni. Sözün kısası bohem tatilleri tercih ederim. 



Ortaokul lise yıllarımda yaz aylarında gemilerde çok seyahat ettim. Cruise değil yanlış anlaşılmasın koskoca kargo gemilerinde :) Uçsuz bucaksız denizde süzülen geminin güvertesinde oturup kitap okumak en büyük zevkimdi. Bazen yunusları balinaları seyrederdim, bazen güverteye düşen uçan balıkları incelerdim, fırtınalı havalarda serseme döndüğüm anlarda kıyıya bir an önce varalım diye bildiğim bütün duaları sıralardım. Bütün bunlar çok güzel anlardı ama benim için en yolculuğun en güzel anı kıyıya yaklaşırken karşılaşılan deniz fenerleriydi. Denizcilerin yol göstericileri, mağrur ve yalnız yapılar deniz fenerleri. O zamandan bu yana deniz feneri sevgimden hiç bir şey eksilmedi. Aksine daha da büyüdü. 

Dünyanın en güzel yapılarıdır bana göre deniz fenerleri. İngiltere ve Amerika'da yapılışı 1700'lere dayanan fenerlerin olduğu söylenmektedir. İstanbul'da ise Kız Kulesinin bir zamanlar deniz feneri görevi gördüğü rivayeti vardır. Ahırkapı deniz feneri ise yaşanan bir deniz kazasından sonra 1755 yılında III.Osman'ın emriyle inşaa edilmiştir. Bugün bir bölümü müzeye çevrilmiş olan Şile deniz fenerinin ise 150 yıllık geçmişi vardır. 



Dünyanın bir çok ülkesinde işlevini yitirmiş ve ya halen kullanılmakta olan deniz fenerlerinin konaklama yeri olarak kullanıldığını biliyor muydunuz? Evet bazı ülkelerde deniz fenerlerinin odaları turistlere kiraya veriliyor. İngiltere, Amerika, Güney Afrika, Bunu yapan ülkelerden biride Hırvatistan. Gitmek isteyenler internet üzerinden rezervasyon yapabiliyorlar. İşte tam benlik bir tatil. Deniz Feneri konaklaması. 

Konfor mu hayır yok. Zaten fenerlerin iç ve dış resimlerini koymuşlar. Yatmak için bir yatak, televizyon, buzdolabı, duş, masa, sandalye. Standart bir oda. Hiç bir lüksü yok ama manzarası ve mekanları zaten her şeye değer. Yeter ki temiz olsun. 

Eğer ilginizi çekerse işte size Hırvatistan'da konaklama yapılabilecek deniz feneri için iki site;

http://www.adriatica.net/lighthouses/lighthouses_en.htm

http://www.adria24.com/lighthouses/

Darısı ülkemizdeki deniz fenerlerinin başına diyorum...Kalın sağlıcakla...




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder