Rüzgar



Var gücüyle kıyıyı döven dalgaların sesi yaprakların sesiyle dans ediyor bu gece. Deli rüzgar bomboş sokaklarda evlerin duvarlarına çarparak dolaşıyor. Rüzgar çanı fazla mesaide. Gecenin tüm olumsuzluklarını evden uzak tutmaya çalışıyor sanki. 

Yıldızlar pırıl pırıl parlıyor gökyüzünde. Sakin, sessiz...

Dün gecenin boğucu sıcağı yerini rüzgara bırakmış kaçmış. Uzaklardan bir pencere çarpması geliyor kulağıma. Terk edilmiş evin etrafında yarasalar uçuşuyor. Elektrik direğinin üzerindeki baykuş geceyi bölen bir çığlık atıyor. Ve bir araba geçiyor aheste aheste arkasında toz bulutu bırakarak. 

Kopan yapraklar sürükleniyor çimlerin üzerinde, duvarın kenarına sıkışıp kalıyorlar. Karşı tarafta sazlar rüzgarın ritmine ayak uydurmuş salsa yapıyorlar. 

Rüzgar tanrılarının gecesi bu gece. Sahneyi Boreas, Poseidon, Zephyrus, Zeus paylaşıyor. Poseidon elindeki asasıyla dalgaları yükseltiyor, Zeus kalkanına vurarak fırtınayı başlatıyor, batı rüzgarı Zephyrus ve kardeşi Boreas Trakya'daki saraylarından çıkarak rüzgarın hızıyla yarışan atlarının üzerinde dört nala gidiyorlar. Ve rüzgar çanı daha da hızlanıyor. Büyülü bir şeyler fısıldıyor   geceye.


Sahnenin diğer köşesinde ise ben rüzgarın kollarında uykuya dalıyorum. Çanın tınıları, rüzgarın uğultusu ve dalgaların sesi eşlik ediyor rüyama. Denizin, çoktan uykuya dalmış bir köyün, teker teker ışıkları sönmeye başlayan şehrin, çatıların, kapkara bir ormanın üzerinden uçuyorum...Ve perde kapanıyor yarın gün doğumuna kadar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder