MEHTAP, YAZ VE AŞK


Dışarıda şimşek çakıyor. Uzaktan gök gürültüsünün sesi geliyor kulağıma. Giderek yaklaşıyor. Bir kez daha şimşek geceyi aydınlatıyor. Yağmur damlaları düşmek üzere. Belki bazı yerlere düştüler bile. Yaz göçmen kuşlarıyla birlikte yavaş yavaş terk ediyor bizi. Dalgaların sesi, kuş cıvıltıları yerini şehrin gürültüsüne bıraktı. Yazlık evlerin kapıları bir bir kapanmaya başladı. Yaz bitti, sonbahar kendini hissettirmeye başladı. 
Yaz sonu genellikle hüzünlüdür diye yazmış Atilla Birkiye Mehtap, Yaz ve Aşk başlıklı yazısında. Hele ki yaz aşkı yaşamışsan ve yazın bitmesiyle aşkın da sonu da gelmişse.
İşte yaz sonunu anlatan güzel bir yazı...Atilla Birkiye'nin kaleminden...Mehtap, Yaz ve Aşk 


Yazsonu genellikle hüzünlüdür; güneşin aydınlığı giderek kendini “karamsar ve sıkıntılı” ışıklara bırakır. Sonbaharın üzerinde taşıdığı hüzün de biraz bundandır. Yeni arkadaşlıklar, dostluklar bir tatil kasabasında kalmıştır. Denizin mavili ve mehtaplı gecelerdeki söyleşiler, kumdaki ateşin başında içilen içkiler...
Belki de bir aşk... Genellikle bir aşk. Coşkuyla yaşanan. Öylesine bir coşkudur ki, sanki, siz, sevgili, deniz ve mehtaptan başka hiçbir şey yoktur yeryüzünde...
Evet, yaz aşkları başkadır. Biraz platonik, bazen biraz umutsuz, biraz imkânsız aşklardır bunlar. Gizli kalmış aşklardır bazısı; söyleyememenin ki söyleyememek için bazen binlerce neden çıkar karşınıza, gizlediği aşklardır.
Yaşamın çetrefilliği diye bir şey vardı. Yollar ayrılır, ayrılabilir; işler karışır. Genellikle de gençlik aşklarıdır yaz aşkları. Anılarını hiç unutamadığımız aşklardır. Çoğunlukla hüzünle biter; bazen acıyla. Sonu sanki hep ayrılıktır...
Zaten her bitiş, her ayrılık hüzün ve acı değil midir, hep bizimle birlikte olan...
Yaz aşkları bazen mehtabın denizden batışı gibidir. Ay inişe geçtiğinde giderek kızıllaşır, yukarıdaki parlaklığını yitirmiştir. Bir süre sonra denizin ortasında kızıl bir toptur. Ne yazık ki o kızıllık orada kalmayacak giderek küçülecektir. Karanlık suların içinde ateşin sönmesi gibi kızıllık birdenbire yiter ve yüreğinizde bir acı duyumsarsınız.
Belki de bu, karşılığı olmayan bir aşk hançerinin bıraktığı acıdır. Belki de uzaklardaki sevgilidir. Belki hiç yaşanmayacak bir aşktır. Belki de birkaç gün sonra yaşanacak zorunlu bir ayrılıktır...
Yaz biter, sonbahar gelir. Ayrılığın ardındaki hüznü sonbaharda yaşarsınız. Sanki doğa, duygularınıza denk düşmektedir.
Türkçe’nin en güzel aşk şiirlerinden biri olan Cemal Süreya’nın “Aşk” adlı şiirinden üç dizeyle, yaz aşklarına şapka çıkartalım:

Şimdi sen kalkıp gidiyorsun. Git.
Gözlerin durur mu onlar da gidiyorlar. Gitsinler.
Oysa ben senin gözlerinsiz edemem bilirsin.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder