'Bir Hikayem Var' diyerek başladık blogumuza. Hepimizin ve herşeyin bir hikayesi var yaşadığımız şu dünyada. Ufacık bir çakıl taşından, ulu çınar ağacına, minicik bir bebekten, yaşlı tonton ihtiyarlara, sevimli bir köpek yavrusundan, denizyıldızına kadar. Bu hikayeler yaşamdan çıkıyor, bizlerin yaşamından. Okuduklarımızı, gördüklerimizi, duyduklarımızı, yaşadıklarımızı kısacası hikayelerimizi paylaşmak dileğiyle...
Hep bir yerlere, bir şeylere yetişme telaşındasınız değil mi?
Hiç vaktiniz yok, "Fast live", "Fast food", "Fast music", "Fast love"...
Dikte ettirilen "yükselen değerler", "in" ler, "out" lar...
Buna benzer bir odada, şanslıysanız gökyüzünü görebilen bir pencere ardında bitecek hepsi.
Dostluğu klavyelerinde, yaşamı monitörlerinde arayanlar, Size sesleniyorum!
Hangi tuş daha etkilidir ki sıcacık bir gülüşten ya da hangi program verebilir bir ağaç gölgesinde uyumanın keyfini?
Copy-paste yapabilir misiniz dalgaların sahille buluşmasını?
İçinizi ısıtan gün ışığını gönderebilir misiniz maille arkadaşlarınıza?
Sevgiyi tuşlarla mı yazarsınız?
Ya da geri dönüşüm kutusunda saklanabilir mi kaybolan zaman?
Doğayı bilgisayarlarına döşeyenler, neden görmezsiniz bahçedeki akasyanın tomurcuklandığını?
Ve ıslak toprak kokusu var mıdır dosyalarınız arasında?
Koklamak, duymak, dokunmak, yok mu yaşam skalanızda?
Bilgi toplumu oldunuz da, duygu toplumu olmanıza megabaytlarınız mı yetmiyor?
Müşfik Kenter
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder