MAVİ KELEBEKLERİN DRAMI





Bosna-Hersek'te 1992-1995 yılları arasında Müslümanlar topluca katledilip gizli mezarlara gömüldü.
Ama toplu mezarların yerinin bulunması kolay olmadı. Zira Sırplar tüm imkanlarını bu mezarları gizlemek için kullanmışlardı. Uydu fotoğraf analizleri bile bunların yerinin belirlenmesini sağlamadı.

Ama bir gün bölgedeki mavi kelebeklerin bazı yerlerde kümelendiği fark edildi. Buralar kazıldığında cesetlere ulaşıldı.

Peki, bu nasıl oldu?

Toplu mezarlara gömülen cesetler toprağa karıştıkça, toprağın mineral ve vitamin yönünden besleyiciliğini artırmışlar ve bu da bölgede bulunan misk otunun coşup fışkırmasına, yalnızca bu bitki ile beslenen mavi kelebek nüfusunun artmasına sebep olmuş. Olay basına yansıyınca yerel halk da araştırmaya katılmış ve öncelikli bölgeler belirlenip bu yolla pek çok toplu mezara ulaşılmış.

-Alıntı-

KUŞUN GÖZLERİ





Babası İspanya’nın en ağır siyasi cezalarının verildiği bir hapishanede mahkûmdu küçük kızın.

Fırsat bulduğu her hafta sonu babasını ziyaret için annesiyle birlikte hapishaneye giderdi.

Yine bir ziyarete giderken babası için çizdiği resmi yanında götürdü ancak hapishane kurallarına göre özgürlüğü çağrıştıran her türlü şeyin mahkûmlara verilmesi yasaktı.

Bu sebeple kâğıda çizdiği kuş resmini kabul etmemişler ve oracıkta yırtmışlardı. ..

Çok üzülmüştü küçük kız... Babasına söyledi bunu, o da "üzülme kızım, yine çizersin; bu sefer çizdiklerine dikkat edersin olur mu?"dedi.

Küçük kız diğer ziyaretinde babasına yeni bir resim çizip götürdü. Bu sefer kuş yerine bir ağaç ve üzerine siyah minik benekler çizmişti.

Babası keyifle resme baktı ve sordu:
"Hmmm! Ne güzel bir ağaç bu! Üzerindeki benekler ne? Portakal mı?

Küçük kız babasına eğilerek, sessizce:

"Hişşt! Baba ; O benekler ağacın içinde saklanan kuşların gözleri...!
-Alıntı-

METEOR YAĞMURU II



14 Ağustos tarihli yazımda 17 Kasım'da Lenoid Akanyıldız yağmuru olacağını yazmıştım.

Zaman ne kadar çabuk aktı geçti ve geldik 17 Kasım'a. Hava kapalı, bulutlar karanlık gökyüzünü kaplamış, ay ve yıldızlar ortalıkta gözükmüyor, şehrin ışıkları tüm gücüyle gökyüzüne yayılıp, o kendine özgü koyu karanlığın büyüsünü bozuyor. Bütün bunlar bu gece Lenoid'lerin muhteşem dansını izleyemeyeceğiz manasına gelsede ben yinede  başımı pencereden uzatıp gökyüzünü seyretmekten alamıyorum kendimi.

Ne kadar uğraşsamda ulaşamıyorum yıldızlara ve aya. Ay tülün arkasından bakıyor bu gece yeryüzüne tüm gizemiyle. Yıldızlardan ise hiç umut yok. Arasıra geçen uçakların çakan ışıkları ve gökyüzü manasızca tarayan lazer ışığı huzmesi haricinde bir şey göremiyorum ama yine de ayrılamıyorum camın önünden. Kimbilir belki  bir yıldız, yazın kumsalda olduğu gibi, onları bu sonbahar gecesinde beklediğimi farkeder de göz kırpar diye.

Tüm yıldız yağmuru sevenlere, fazla ümitlenmeyin ama bu gece Lenoid Akanyıldız yağmuru var. Belki bir sürpriz yapıp biz dünyalılarıda danslarına ortak ederler, belkide bu gece kendi aralarında eğlenirler.

Ufak bir hatırlatma eğer bulutların arasından kayan bir yıldız görürseniz dilek dilemeyi unutmayın:)

Tüm dileklerinizin gerçekleşmesi ümidiyle, mutlu rüyalar...


BAYKUŞ, BEN VE ARTEMİS



Baykuşları sever misiniz?

Ben çok severim. Her yaz yine pisletmişsin etrafı diye söylenirim evin balkonunu mesken tutmuş gri baykuşuma. Söylenmeme rağmen geceleri onun kanat çırpışını ve sesini duymadan uyuyamam. Bizi, kah tünediği pancurun üzerinden gözetler, kah elektrik direğinin. Her yaz aynı cümleyi duyarım komşulardan 'sen bunu evlat edin en iyisi'. Kimi de uğursuz der onun için. 'Uzaklaştır evin çevresinden, iyi değildir bu kuş.'
Ters ters bakması haricinde bir uğursuzluğunu görmedim bu güne kadar.

Halk arasındaki söylentiye göre baykuşun bulunduğu evden ölü çıkarmış. Bilimadamları ise bunun doğru olmadığını söylüyorlar. Baykuşlar gece avlanan hayvanlardır. Eskiden köylerde hasta olan evlerde geceleri ışık yandığı için baykuşlarda bu evlerin çevrelerinde dolaşırlarmış. Evdeki hasta öldüğü zamanda bunu baykuşun uğursuzluğuna bağlarlarmış. Baykuşun uğursuzluğu ve bulunduğu yere ölüm getirmesi batıl inancı buradan çıkmış.

Bilimadamları ise keskin görüşleri sayesinde ev çevresinde yılan, fare ve akrep gibi zararlıları avladıkları için aslında baykuşların ev sahiplerinin koruyucu olduklarını söylüyorlar.  

Bizdeki uğursuzluk düşüncenin aksine Fransızlar onu iyi şans getiren bir hayvan olarak, İngilizler ise dostluğun arkadaşlığın simgesi olarak görmektedir.

Mitolojide ise bilgelik tanrıçası Pronoia (temkinli, ihtiyatlı) sıfatına sahip Athena'nın simgesidir baykuş.

Atina tetradrahmilerinin üzerinde de baykuş resmi işlenmiştir.



Baykuşlar ve ben tamam da Artemis nerden çıktı?

Ahşap baykuş biblosu aldığım yer. Bugün yine yağmurun altında Kadıköy'ün arnavut kaldırımlı sokaklarını arşınlarken tesadüfen karşıma çıktı Artemis. Vitrinini görünce dayanamadım girdim içeri. Aman tanrım tam benlik bir yer.

'Sizler için teker teker topladığımız tamamı el yapımı ürünlerle, kendinizi Artemis'te uzaktaki kültürlere daha yakın hissedeceksiniz' yazıyor web sitelerinde. Neler yok ki:) Mısır camları, Tibet yünleri, Kenya abanozu, Fildişi Sahillerinin maskeleri...Dünya halklarının el sanatları. Hepsi birbirinden orjinal. Her bütçeye uygun tam bir cangıl:)

Raflardaki ürünleri incelerken birden göz göze geldik onunla. Gözlerini koskocaman açmış tüm şirinliği ile bana bakıyordu. Yine karşına çıktım dercesine. Elimi uzattım atlayıverdi elime. Eh dedim hadi gidiyoruz eve.
Bindik arabaya geldik. Kütüphanenin bir köşesine kuruldu, sessiz sedasız oradan seyrediyor etrafı:)



Şaka bir yana sizde benim gibi ahşap heykellere, biblolara, değişik camlara, takılara, taşlara meraklı iseniz, kendinizin veya sevdiklerinizin hayatına güzel bir hediye ile renk katmak isterseniz http://www.artemishomeart.com/ ziyaret edin.

Artemis benim gibi kova ve orjinalliği seven tüm burçlar için:)




Sevgiyle mutlulukla kalın
Baykuş