KALBİNDE KADIN TAŞIYAN ERKEKLER BİRAHANESİ



Bir anılar ve öyküler yumağı. Nazlı Eray'ın kaleminden dökülmüş hayalle gerçek arasında gidip gelen tamı tamına 63 öykü.

Kitaba adını veren 'Kalbinde kadın taşıyan erkekler birahanesi' de öykülerden biri. Bartın'da sırf erkeklerin doldurduğu tipik bir taşra bir kahvehanesinden içeri bakıyor Eray. Kağıt oynayan, bira içen adamları görüp 'Kalplerinde kadın taşıyan erkeklerdi bunlar, hissetmiştim' diye anlatıyor gördüklerini ve sonra devam ediyor 'Kimbilir neredeydi şimdi bu kadınlar. Belki kimisi geçmişin karanlık, değişik ışıklı tünellerinde bir yerlerde kalmışlardı. Kimisi taptaze, o sabah yatağından çıkarılan kadınlardı...'
'Görünmeyen kadınları düşünerek içki içip oyun oynayan erkekler...' diyerek son veriyor kahvehanedeki erkeklerin dünyasını anlattığı öyküsüne.

Çok sevdiği Marilyn Monroe'sunu 'Marilyn Monroe Karanfil Sokakta' ve Bana Geceyi Anlat' öyküleriyle anmayı unutmamış.

Emekliler Parkında ise, kendi deyimiyle, büyülü dünyasının içine almış okuyucularını.

'Seni Arıyorum Çocukluğum, Anımsadın mı Beni İstanbul, Bu Çocuğu Anımsıyor musun İstanbul, Frej Apartmanı, Madam Anjel' öykülerinde ise Madam Anjel'i, Mösyö Hristosu, Babaannesi, Arap dadısı Pesent ile hem Eray'ın anılarında hemde eski İstanbul'un mahallelerinde, sokaklarında gezintiye çıkıyoruz.

'Babaannemi Düşünüyorum' adlı öyküsünde okuyucularını ahşap köşklerde anlatılan masallara, hallaçlara, eski komşuluklara götürüyor bizleri.

"Eski bir İstanbul hanımefendisi olan babaannem hayatında hiç sinemaya gitmedi, televizyonu görmedi, asansöre, yürüyen merdivene binmedi. Hiç uçağa binmedi. Babaannem kaset dinlemedi. Kentin keşmekeşinin içine girmedi. Eski siyah bir telefon çaldıkça 'Alo' derdi yalnızca. Çini sobaları bildi, eski ahşap köşkü bildi, baharda açan menekşeleri bildi, kırlangıçların gelişini, hallacın sesini bildi. O da kadındı, Öyle yaşadı, sessizce öldü..." diye bitiyor öykü çoğumuzun koynunda yatmak ve öykülerini dinlemek için can attığımız anneannelerimizin  ve babaannelerimizin öyküsünün bittiği gibi.

İstanbul'da, Ankara'da, Bodrum'da, Bartın'da geçen öykülerinden çok beğendim son bir iki cümleyi de paylaşmak istiyorum.

'Arkadaşlar, ne olur bana biraz İstanbul verin. Biraz Galata Kulesi verin. Etrafı, çocukluğumu seyredeyim.'

Bu da benim gibi kışı, karı sevenler için;

'Kar sarhoşu olmuşumdur. Ne güzel şeydir bu kar sarhoşluğu. Dolaşırım yalpalayarak yalnızca benim olan sokaklarda. Bitmeyen sevgilerimin içinde, yitirmediğim çocukluğumda...' 

İçinizdeki çocuğu hiç yitirmemeniz ve yüreğinizdeki sevgilerinizin hiç tükenmemesi dileği ile...


KALBİNDE KADIN TAŞIYAN ERKEKLER BİRAHANESİ   NAZLI ERAY      POSTİGA

Öykü ve büyülü gerçekçiliği sevenlere tavsiye edilir:)                 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder